HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2289 veya beşe indirilmesi de doğru değildir. Teklîfiniz komisyona havâle edilir. Komisyon ikinci ictimâʻ rûznâmesine alır ve heyʼete bir şekl-i mahsûsda arz eder". [46] Fikret Bey (Ertuğrul): "-Bütün meclislerde rûznâme mesʼelesi mühim bir mesʼeledir. Her teklîfin rûznâmeye idhâli rûznâmeyi içinden çıkılmaz bir çorbaya döndürür. Bunun için her meclisde takyîdât kabûl edilmişdir. Gelecek aʻzâ bilir ki, Hilâl-i Ahmer kongresi vardır. Evvelce kendi merkezi ile görüşmüş ve merkezi de fikrini kabûl etmiş olacakdır. Eğer teklîfi maʻkûl ise on beş arkadâş daha bulur. Yoksa bir yerde herkesin teklîfiyle rûznâme doldurulamaz". Remzi Bey: "-Bu takdîrde meclise gelecek aʻzânın daha evvel merkez-i umûmîye teklîfini bil- dirmesi lâzım geliyor. Fakat niçin? Bilâhare fikrine fâideli bir cihet vârid olan kimse niçin meclis-i umûmî inʻikâdında dermeyân edemesin?" Fikret Bey: "-On beş arkadâşı iknâʻ ederse kâfi". Remzi Bey: "-Efendim, niçin buna mecbûr olsun? Teklîf okunur. Vâhî bir teklîf ise reddolunur. Rûznâmeye giremez, müzâkere de edilmez". Ömer Şevki Bey: "-Reʼye koyunuz reîs beyefendi". Reîs: "-Remzi Beyefendi bir adedle mukayyed olmasın, herhangi aʻzânın teklîfi heyʼet-i umûmîye arz oolunur, celse-i âtiyede müzâkere olunur diyorlar". Mustafa Bey (Antalya): "-O zamân da bunu rûznâmeye idhâl edelim mi diye her teklîfi müteʻâ- kib bir müzâkere açılmak îcâb eder?" Celâl Bey: "-Ekser, akla tâbiʻ olmak demekdir. [O]lamaz efendim". Reîs: "-Remzi Beyefendi'nin aded kaydının kaldırılması hakkındaki teklîfini reʼy-i âlînize arz ediyorum. Kabûl buyuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmadı. Mâddeyi kabûl eden- ler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim. On dakîka teneffüs edilmek üzere celseyi taʻtîl ediyorum". Celse 2 Sâʻat 4 Reîs: "-Müzâkereye başlıyoruz, efendim. Mâdde 47- Merkez-i umûmî aʻzâsı kendi icrââtına âid husûsâtın meclis-i umûmî tarafından tedkîki esnâsında reʼy veremez. Mâddeyi kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Mâdde 48- Harb gibi esbâb-ı mücbire dolayısıyla… " Niyazi Bey (Üsküdar): "-Bendeniz bu mâddeyi muvâfık bulmuyorum efendim. Harb zamânın- da pekâlâ mebʻûsân meclisleri bile ictimâʻa devâm ediyor ve fevkalâde netîce veriyor. Niçin meclis-i umûmînin aylarca, senelerce kalmasına sebebiyet verilsin?" Reîs: "-Yani mâddenin tayyını mı teklîf ediyorsunuz, efendim?" Niyazi Bey: "-Evet, efendim". Haydar Bey: "-Birçok Salîb-i Ahmerler bu esâsâtı kabûl etmişlerdir. Bendeniz mâddenin kabû- lünü teklîf ediyorum".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=