HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2291 imkânı mevcûd ise beylerin bahis buyurmuş oldukları mahzûr vârid olamaz. Çünkü o zamân ictimâʻa henüz bir mâniʻ yokdur. O iʻtibârla mâddenin aynen kabûlü lâzımdır". Reîs: "-Salahaddin Bey'in işâret etdikleri ibâreler gâyet vâzıhdır. Esâs iʻtibârıyla doğru olmayan bir vazʻiyet tahaddüs ederse o zamân merkezden keyfiyet sorulabilir". Hüsnü Hâmid Bey: "-Bendeniz de teklîfe tarafdârım. Belki iki seneden fazla, meselâ sekiz sene kongre toplanmaz. Sekiz senenin hesâbâtı nasıl görülebilir? Tevfik Salim Beyefendi'nin sözlerinden bir şey istişmâmına lüzûm yokdur. Meclis-i umûmînin ictimâʻını uzun zamânlara taʻlîk etmek doğru değildir. Hiç olmazsa iki sene; iki seneden fazla teʼhîri câiz değildir. Hilâl-i Ahmer Merkez-i Umûmîsi'yle sıhhiye makâmât-ı resmiyesi arasında prensib ihtilâfâtı hâdis olabilir. Nitekim olmuşdur ve uzun uzun münâkaşalar yapılmışdır. Şimdi mesʼele o ihtilâfın teceddüdünü menʻ etmekdir. İdârî bazı ihtilâfât olursa kongre halledebilir. Kongre olmazsa sekiz sene sonra mı hall-i müşkil edeceğiz? İdârî ihtilâfât mâzîde olmuşdur. Her iki taraf da ihtimâl haklı idi. Bir ictihâd farkından dolayı bu ihtilâfı idâme etdirmek doğru değildir". Salahaddin Bey: "-Bu gayr-ı mümkin olduğu takdîrde kaydı, her türlü ihtimâlâtı ortadan kaldı- rıyor. Binâenaleyh mâddenin aynen ibkâsı lâzım gelir". Haydar Bey: "-Zâten beyefendilerin tasavvur etdikleri mahzûru refʻ edecek tedkîk komisyonu vardır. Merkez-i umûmî nezdinde tekmîl kuvvetini ediyor. İdârî, mâlî muʻâmelâta bakıyor". Reîs: "-Mesʼele anlaşıldı, efendim. Reʼye vazʻ ediyorum. Tayyını kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) 23 reʼy ile tayyolunmuşdur, efendim. 48 numarayı aşağıki mâddeye koyuyorum, efendim". Mâdde 48- Merkez-i umûmî aʻzâ-yı mürettebesi tarafından ekseriyet-i ârâ ile karâr verildiği yâhûd merkez-i umûmî aʻzâsının mecmûʻu ve ekserîsi istiʻfâ etdiği veyâhûd alelâde meclis-i umûmîye iştirâke salâhiyetdâr ekalli kırk aʻzâ tarafından merkez-i umûmî riyâsetine tahrîren mürâcaʻat vukûʻa geldiği hâlde meclis-i umûmî sûret-i fevkalâdede ictimâʻa daʻvet olunur. İşbu mürâcaʻatda mevkiʻ-i müzâkereye konması taleb edilen mâddenin musarrahan mezkûr olması lâzımdır. Fevkalâde ictimâʻ- ların da günleri iʻlân olunur. Haydar Bey: "-Bendeniz bir fıkra daha ilâvesini teklîf edeceğim. O da meclis-i umûmînin te- dkîk komisyonu tarafından vukûʻ bulacak taleb üzerine ictimâʻ edebilmesidir. Meselâ, tedkîk komis- yonu gerek idârî gerek mâlî husûsâtda mûcib-i tereddüd olabilecek bir kuvvetde bazı mesâile tesâdüf etdiği takdîrde bu hakkı istiʻmâl etmelidir. Tedkîk komisyonu kongrenin vekîlidir. Onun için bu hakkı ona bahşetmeliyiz. Bu heyʼet esnâ-yı tedkîkâtında bazı büyük mahzûrları dâʻî şeylere [49] tesâdüf etdiği takdîrde kongreyi ictimâʻa daʻvet edebilmelidir". Reîs: "-Haydar Beyefendi'nin teklîfini nazar-ı dikkate alanlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Nazar-ı dikkate alındı. Şu hâlde mâddeyi 'veya tedkîk heyʼeti tarafından lüzûm gösterildiği' ibâresinin ilâvesiyle kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Mâdde 49- Fevkalâde ictimâʻlar târîh-i iʻlândan iʻtibâren üç günden evvel vâkiʻ olamayacağı gibi iki haftadan fazla da teehhur edemez ve her kaç aʻzâ bulunursa bulunsun, meclis akdolunur. Reîs: "-Mâddeyi kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=