HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2292 Mâdde 50- Meclis-i umûmî, gerek merkez-i umûmî ve gerek meclis-i umûmî aʻzâsı tarafından vukûʻ bulacak teklîf üzerine cemʻiyete fevkalâde hizmeti sebk eden zevâta fâhir reîs ve aʻzâlık unvân- larını tevcîh ve iftihârnâme (diplôme dʼhonneur) iʻtâ eyler. Bu gibi mukarrerât sülüsân ekseriyetle ittihâz olunur. Celâl Sâhir Bey: "-Yukarıda fâhir aʻzâ diye bir sınıf vardır. Artık bir de fahrî aʻzâ sınıfını açmak fazladır. Heyʼet-i muhtereme meselâ ilk celsede İsmet Paşa hazretlerini fahrî reîs intihâb etmişdi. O unvânı da fâhir yapar ve fâhir aʻzâ fıkrasına bir de fâhir reîs ilâve ederiz. Böyle muvâfık olur sanıyo- rum". (Muvâfık sesleri) Reîs: "-Şu hâlde fahrîyi tayy ile fâhir yapıyoruz. Bu şekilde mâddeyi kabûl buyuranlar el kal- dırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Mâdde 51- Merkez-i umûmî, meclis-i umûmî tarafından müntehab otuz aʻzâdan müteşekkildir. Bu otuz aʻzâdan lâ-ekal beşinin tabîb olması şartdır. "-Mâddeyi kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Mâdde kabûl edilmişdir, efendim". Mâdde 52- Merkez-i umûmî aʻzâsından beşi her sene meclis-i umûmîce kurʻa ile çıkarılarak yerlerine reʼy-i hafî ile diğerleri intihâb olunur. Yeni intihâb olunan aʻzâ eskilerinin tecdîdine kadar kurʻaya idhâl edilmez. Otuz aʻzâ tamâmen tecdîd edildikden sonra yeni intihâb olunanlardan her sene beşi kıdem sırasıyla çıkarılarak yerlerine meclis-i umûmîce yeniden aʻzâ intihâb olunur. Reîs: "-Mâddeyi kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Mâdde 53- Gerek kurʻa ile gerek kıdem sırasıyla çıkarılacak aʻzânın tekrâr intihâbları câizdir. "-Mâddeyi kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Mâdde 54- Meclis-i umûmî münʻakid olmadığı bir sırada merkez-i umûmî vâkiʻ olacak aʻzâ münhallâtına meclis-i umûmîce o sene intihâb olunan aʻzâdan sonra en çok reʼy kazanmış olanlar alınır. Bu nevʻ aʻzâ bulunmadığı takdîrde meclis-i umûmînin ilk ictimâʻında tasdîk etdirilmek üzere merkez-i umûmîce aʻzâ meyânından reʼy-i hafî ve ekseriyet-i mutlaka ile yeni aʻzâ alınır. Bu sûretle merkez-i umûmîye alınan aʻzâ yerine intihâb edildiği aʻzânın bakıyye-i müddetini ikmâl eder. Celâl Sâhir Bey: "-İkinci fıkrayı anlayamadım". Hakkı Şinasi Paşa: "-Yani beş kişi intihâb olundu da altıncı yok. Böyle olduğu takdîrde orası münhal mı kalsın?" [50] Celâl Muhtar Bey: "-Reîs beyefendi, bu pek maʻkûl değildir, efendim. Bir zât bir reʼy alsa bilâhare bir yer açılsa o zâtı intihâba mecbûr olacağız". Tevfik Salim Bey: "-Tensîb edilecek mikdârda meselâ beş aded aʻzâ intihâb edilir. Nâmzed olarak, daha doğrusu aʻzâ mülâzımı olarak". Hakkı Şinasi Paşa: "-Ona encümen de iştirâk eder". Reîs: "-Ya on beş münhal vukûʻa gelirse?" Celâl Muhtar Bey: "-Fakat bazı zamân olur ki, filânın veya filânın aʻzâ olması muhtemeldir". Hakkı Şinasi Paşa: "-O hâlde bu son mütâlaʻaya karşı encümen eski fikrine rücûʻ ediyor". Reîs: "-Mâddeyi encümenin teklîfi vechile kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu".
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=