HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2293 Mâdde 55- Merkez-i umûmîye aʻzâ intihâb olunabilmek için asker ise etıbbâ hâric olmak üzere tekâʻüdü icrâ edilmiş olmak ve lâ-ekal bir seneden beri fâhir veya dâimî veya aʻzâ meyânında bulun- mak şartdır. Salahaddin Bey: "-Aʻzânın şerâit-i kabûlü bahsinde iffet ve ehliyetle maʻrûfiyet, cünha veya cinâyetle adem-i mahkûmiyet kayıdları vardır. Burada tekrâra hâcet yokdur. Bir senelik aʻzâ olmak şartına da bendeniz muʻârızım". Celâl Sâhir Bey: "-Bir cemʻiyetin idâresi başına getirilecek zâtlar o cemʻiyete hiç olmazsa bir sene evvel merbût olmalıdır. Bu bir sene kaydını çıkarmak değil, hattâ tezyîdini teklîf etmek lâzım gelir". Mecid Paşa: "-Bu kaydın tayyını teklîf ederim". Salahaddin Bey: "-Hilâl-i Ahmer aʻzâlığı hakkı, iʻâne vermekle iktisâb olunabilir. Hizmet değil ki, kıdem aransın". Mecid Paşa: "-Öyle zevât-ı kirâma tesâdüf olunur ki, vücûdundan istifâde edilebilir". Celâl Bey: "-Sene kaydı şartdır. Hilâl-i Ahmer nâmına tasarrufa meʼzûndur". Remzi Bey: "-Efendim, burada 'iffet ve ehliyet' kaydının fâidesi vardır. Sâir evsâfın da mutlakâ lüzûmu vardır. Yalnız bunun takdîrini nasıl yapacağız? Aksi sâbit olmayınca biz her aʻzâyı iffet ve ehliyetle muttasıf farz ederiz". Niyâzi Bey (Üsküdar): "-Eğer encümen kabûl ederse 'iffet ve ehliyet' yerine 'sû-i şöhretle meʼlûf olmamak' deriz. Bendenize kalırsa, hattâ buna dahi lüzûm yokdur". Reîs: "-Celâl Sâhir Beyefendi, bu taʻbîr muvâfık mıdır, efendim?" Celâl Sâhir Bey: "-Bendeniz anlamam efendim. Tabîʻî bu aʻzâyı murahhas bekler, intihâb ede- cek. Ehil olmayan, afif olmayan kimselerin meclisimize girebilmesini tasavvur etmek bile hatâdır. Onun için böyle iffet ve ehliyet kaydını koymaya ihtiyâc göremiyorum". Hakkı Şinasi Paşa: "-Encümen de iştirâk ediyor, efendim". Reîs: "-Şu hâlde 'iffet ve ehliyetle maʻrûf olmak' ibâresini çıkarıyoruz". (Evet sesleri) Celâl Sâhir Bey: "-Meslek-i askerîden ise taʻbîri yerine doğrudan doğruya asker ise denilmesi daha muvâfıkdır zannederim". Celâl Muhtar Bey: "-Asker etıbbâyı istisnâ [51] ediyorsunuz. Yani merkez-i umûmîye aʻzâ ola- bileceklerdir. Hâlbuki bu muvâfık değildir. Onlar da mütekâʻid olursa girebilsinler". Reîs: "-Esâsen vazîfe-i askeriye mâniʻdir. İntihâb edilse dahi lağvdır. Meselâ, buradaki muvaz- zaf bir askerî tabîbi Ankara'da bulunan merkez-i umûmîye intihâb edeceğiz. Vazîfe-i askeriyesi onu buradan ayırmayacağından bittabʻ merkez-i umûmîye iştirâk edemeyecekdir". Tevfik Salim Bey: "-Fakat sivillerden de Erzurum'dan biri intihâb edilse yine gelemez. Yalnız vazîfesi îcâb eder de merkezden uzaklaşmak îcâb ederse yerine başkası getirilir". Reîs: "-Salahadin Beyefendi'nin bu sene kaydının kaldırılması hakkındaki teklîfini kabûl buyu- ranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmadı. Ekseriyet yok efendim". Ömer Lütfi Bey: "-Fâhir, dâimî veya aʻzâ diye aʻzânın taʻdâdından ise yalnız 'aʻzâ' demek daha muvâfık olur".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=