HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2294 Hakkı Şinasi Paşa: "-Muʻâvin aʻzânın olamayacağını ifâde için böyle yazılmışdır". Reîs: "-Mâddeyi reʼye koyuyorum. 'Silk-i askerîden' yerine yalnız 'asker ise' bırakdık. Bu şekil- de kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Mâdde 56- Alelâde meclis-i umûmînin ikmâl-i vazîfe etmesini müteʻâkib merkez-i umûmî bir celse akdederek aʻzâsı meyânından bir reîs ve iki reîs-i sânî ve bir kâtib-i umûmî ve bir müfettiş-i umûmî ve bir muhâsebe murâkıbı ve bir vezne murâkıbından mürekkeb olmak üzere heyʼet-i idâresini intihâb eder. Merkez-i umûmî ve idâre heyʼeti aʻzâsının vazîfeleri fahrîdir. Maʻamâfîh heyʼet-i idâre aʻzâlarına veya heyʼet-i idâreden bazılarına lede'l-îcâb merkez-i umûmî karârıyla tazmînât verilebilir. Haydar Bey: "-Efendim, birçok Salîb-i Ahmerlerde meselâ Estonya, İtalya, Belçika, Çekoslo- vakya, Lehistan Salîb-i Ahmerlerinde kâtib-i umûmî merkez-i umûmî aʻzâsı hâricinden intihâb edil- mekdedir. Buna bir maʻâş veriyorlar. Bendeniz kâtib-i umûmînin merkez-i umûmî aʻzâsı hâricinden intihâb edilerek isminin müdür-i umûmîye kalbini teklîf ediyorum". Hakkı Şinasi Paşa: "-Encümen iştirâk etmiyor, efendim". Tevfik Salim Bey: "-Haydar Bey'in teklîfleri muvâfıkdır. Bunun bir meʼmûr sıfatıyla oraya oturtulması ve üzerinde merkez-i umûmînin murâkıb vazʻiyetinde bulunması prensip iʻtibârıyla fevkalâde muvâfıkdır. Sonra efendim, burada anbârlar ve müessesât murâkıbı yerine bendeniz eski nizâmnâmede mevcûd 'müfettişdi, bilâhare müfettiş-i umûmî taʻbîrini aldı', müfettiş-i umûmî taʻbî- rini teklîf ediyorum. Müfettiş-i umûmî yalnız anbârları ve müessesâtı değil, bütün muʻâmelâtı teftîş edebilir. Daha âm ve şâmildir müfettiş-i umûmî taʻbîri…" Ömer Lütfi Bey: "-Bendeniz de kâtib ve müfettiş-i umûmînin hâricden alınmasına ve bunların muvazzaf büyük meʼmûr gibi telâkkî edilmesine tarafdârım". Celâl Muhtâr Bey: "-Merkez-i umûmîye en iʻtimâd etdiğimiz adamları intihâb ediyoruz. Vezâif-i icrâiyeyi şimdi bunlara tevdîʻ etmeyip de hâricden birini bulup ona yapdırmak bilmem ne dereceye kadar doğru olabilir? Çekoslovakya başka imiş, bizde de başka olur. Her memleketin kendine göre bir usûlü var. Eğer kâtib-i umûmî faʻâliyet gösteremezse bir sene sonra onu kongre [52] değişdirir yâhûd vazîfesini temâdî etdirir. Mutlakâ dışarıdan gelen iyidir de içerideki mi fenâdır? Ben bu zihniyeti anlamıyorum!" Said Efendi (Elaziz): "-Encümenin teklîfini reʼye koyun efendim". Reîs: "-Haydar Beyefendi kâtib-i umûmînin hâricden alınmasını ve unvânının müdür-i umûmî- ye tahvîlini teklîf ediyorlar. Bu teklîfi nazar-ı dikkate alanlar lütfen el kaldırsınlar. (Eller kalkar.) Nazar-ı dikkate alınmış, efendim. Şu hâlde bir şekil bulunması için mâddeyi encümene veriyoruz. (Muvâfık sesleri) Mâdde 57- Umûmî lüzûm göreceği husûsât için kendi aʻzâsı meyânından encümenler intihâb ve teşkîl eder. Mâddeyi kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim". Mâdde 58- Elli birinci mâdde mûcebince meclis-i umûmî ictimâʻ edemediği takdîrde merkez-i umûmî müddet-i nizâmiyesinin ikmâline bakmayarak yeni intihâbât icrâsına kadar îfâ-yı vazîfe eyler. Fikret Bey: "-Yukarıdaki mâdde tayyolunmuşdu. İctimâʻ edememek yokdur ki, bu mâddeye lüzûm olsun".
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=