HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2298 Mehmed Celâl Bey: "-Merkez-i umûmî idâre eder. Yalnız faʻâliyetde bulunmayı içlerinden bir idâre heyʼetine tevdîʻ etmişlerdir". Fikret Bey: "-İdâre eden merkez-i umûmînin bizzât kendisidir". Reîs: "-Birinci fıkrayı kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmamışdır. İkinci Fıkra- Merkezlerin teşkîlâtını tedkîk, büdcelerini tasdîk ve muʻâmelâtını teftîş eder. Tevfik Salim Bey: "-Mâddenin birinci fıkrası o kadar şâmil bir maʻnâyı hâizdir ki, bundan son- rakiler hep buna dâhildir. Eğer tafsîlât çıkarmak îcâb ederse daha da hâtıra vârid olabilir. Cemʻiyete âid bütün muʻâmelât merâkiz ve şuʻabâtın hesâbât ve muʻâmelâtının tedkîki, yeniden şuʻbeler teʼsîsi, vâridât taharrîsi gibi husûsât hepsi cemʻiyet umûrunu tedvîrden ibâretdir. Mâdemki hepsini taʻdâda lüzûm görmüyoruz ve lüzûm da yokdur, çünkü birinci fıkra hepsini ihtivâ ediyor, şu hâlde ikinci fık- ranın tayyını teklîf ederim". Mehmed Celâl Bey: "-Kâʻide-i külliyedir, efendim. Bazı mühim mesâil taʻdâd olunur, fâide vardır". Reîs: "-Sâhir Bey'in fıkrasını reʼye koyuyorum. Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmamışdır. Şu hâlde encümenden gelen şekil kabûl buyuruluyor değil mi, efendim?" (Evet sesleri) Üçüncü Fıkra- Cemʻiyet aʻzâlarının teksîri ve vâridâtının tezyîdi çârelerini arar. Reîs: "-Bir mütâlaʻa var mı efendim? Sâhir Beyefendi'nin teklîfini kabûl edenler lütfen el kal- dırsın. (Eller kalkar.) 3'üncü fıkranın Sâhir Beyefendi'nin teklîfi vechile kabûlü tensîb olunmuşdur". Dördüncü Fıkra- Beynelmilel Salîb-i Ahmer mukarrerâtından Hilâl-i Ahmer vazîfelerine âid olanları nazar-ı dikkate alır. Reîs: "-Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmadı. Şu hâlde encümenin teklîfini reʼye koyuyorum. Encümenin teklîfini kabûl [56] edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Dör- düncü fıkra encümenin teklîf etdiği vechile kabûl olundu". Beşinci Fıkra- Nizâmnâme-i esâsîde taʻdîl icrâsı veya nizâmnâme-i esâsînin tecdîdi iktizâ etdiği takdîrde bunları reʼsen veya idâre heyʼeti tarafından verilen cemʻiyete âid diğer nizâmnâme lâyiha- larını tedkîk ve tanzîm ile tasdîk olunmak üzere umûmî meclise sevk ve yine reʼsen veya idâre heyʼeti tarafından tertîb edilen taʻlîmâtnâmeleri tasdîk ve cemʻiyete âid bütün nizâmların ve taʻlîmâtın tatbî- kine nezâret ve umûmî meclisin tasdîkine iktirân etmek üzere îcâbında bunları tefsîr eder. Reîs: "-Evvelâ taʻdîl teklîfini reʼye koyuyorum. Muvâfık bulanlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmadı. Şu hâlde encümenden gelen şekilde ibkâsı kabûl olunmuşdur. Celâl Sâhir Bey'in takrîri beş fıkradan ibâretdir. Encümenden gelen altıncı fıkrayı reʼye koyuyorum". (Altıncı fıkrayı tekrâr okudu.) Remzi Bey: "-Şimdi burada nizâmnâme-i esâsîde taʻdîlât icrâsı denildikden sonra sâir nizâm- nâme ve taʻlîmâtnâmelerin meclis-i umûmînin tasdîkine iktirân etmek üzere bir de tefsîri çıkıyor. Ya bu fıkranın şekli encümence ıslâh edilsin yâhûd da burada kısaca diyelim ki, diğer taʻlîmâtnâmelerin tanzîm ve tatbîki bu kadarı kâfi gelir". Haydar Bey: "-Bendeniz de beyefendinin fikrine iştirâk ediyorum. Bazı gayr-ı muntazar vazʻi- yetler karşısında bir mâddenin adem-i tefsîrinden dolayı o mühim mesʼelenin halledilmemesi büyük
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=