HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2300 Salahaddin Bey: "-İcrâ Vekîlleri Heyʼeti Riyâseti doğrudur. Taʻbîr-i kânûnî budur, efendim". Reîs: "-Şu hâlde encümenden gelen fıkrayı heyʼet-i vekîle yerine 'İcrâ Vekîlleri Heyʼeti Riyâse- ti'ne' ibâresinin ilâvesiyle kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Mâdde 62- Merkez-i umûmî, efʻâl ve icrââtından yalnız meclis-i umûmîye karşı mesʼûldür. Reîs: "-Tensîb buyurursanız 'efʻâl ve icrââtından' ibâresini buradan tayyedelim. (Muvâfık sesle- ri) Bu ibârenin tayyıyla mâddeyi kabûl buyuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuş- dur, efendim. Mâdde 63- Merkez-i umûmî faʻâliyât ve icrââtından ve Hilâl ve Salîb-i Ahmerler havâdisinden ve iʻânât vesâireden bâhis muvakkat ve gayr-ı muvakkat risâle neşreder. Bu bâbda Sâhir Beyefendi'ni takrîri var, onu okuyorum. Umûmî merkez, faʻâliyet ve icrââtın- dan, cemʻiyet teşkîlâtından, cemʻiyete yapılan iʻâne ve teberruʻlardan, Hilâl ve Salîb-i Ahmer havâ- disinden bâhis ve halkı cemʻiyetin maksadları hakkında tenvîr ile teşvîke hâdim mevkût ve gayr-ı mevkût neşriyâtda bulunabilir". Fikret Bey: "-Yalnız risâleler neşreder, desek doğru olur mu?" Celâl Sâhir Bey: "-Taʻdîlden kasdım şu: Aynı zamânda muʻayyen günlerde gazete neşri vardır. Bu sûretle bu mâdde içinde nizâmlandırılmış olur". Reîs: "-Bu taʻdîl teklîfini nazar-ı dikkate alanlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Salahaddin Bey: "-Mündericâtı taʻkîb doğru değildir". Mustafa Bey: "-Merkez-i umûmî cemʻiyetin maksadına hâdim neşriyâtda bulunabilir, demek daha doğru olur". Reîs: "-Şu hâlde yeni bir teklîf yapıyorsunuz, efendim. (Evet sesleri) Sâhir Bey'le birleşiyorlar. Mustafa Beyefendi'nin teklîfini 63'üncü mâdde olarak kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim". Mâdde 64- Merkez-i umûmîce ittihâz olunan mukarrerât aynı celsede hulâsaten bir defter-i mahsûsa [58] kayıd ve reîs ile kâtib-i umûmî tarafından imzâ edilir. Bundan mâʻadâ müzâkerâtın hulâsasını da zabıt defterine kayıd ve müteʻâkib celsede heyʼet huzûrunda kırâat ve tasvîb olunduk- dan sonra kezâlik reîs ile kâtib-i umûmî tarafından bi'l-imzâ tasdîk kılınır. Reîs: "-Kabûl buyuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Ömer Lütfi Beyefen- di'nin bir takrîrleri vardır, efendim". Ömer Lütfi Bey (İzmir): "-Bununla çok esâslı bir mesʼeleye tesâdüf ediyorum. Merkez-i umûmî aʻzâları aynı zamânda cemʻiyetin murâkıbıdırlar. Bütün idâre kısımlarını tedkîk ve murâkabeler eder- ler. Merkez-i umûmî aʻzâları bazen uzun müddetle cemʻiyete âid birçok vezâif derʻuhde ediyorlar. Bendeniz diyorum ki, bir zât hem hâkim hem meʼmûr gibi nefsinde iki sıfatı birden cemʻ edemez. Onun için merkez-i umûmî aʻzâsı cemʻiyete âid bir işi derʻuhde etdikleri hâlde aʻzâlıkları sâkıt olma- lıdır". Rasih Efendi: "-İş, vazîfe değil, meʼmûriyet". Ömer Lütfi Bey: "-O hâlde meʼmûriyet diyelim, vazîfe yerine". Celâl Sâhir Bey: "-Meʼmûriyet kayd-ı maʻâşla mukayyeddir. Hâlbuki merkez-i umûmî aʻzâ-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=