HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2303 Mâdde 75- Vezne murâkıbı, vezne muʻâmelât-ı nakdiyesini murâkabe eder. Reîs: "-Kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Mâdde 76- Anbârlar ve müessesât murâkıbı anbârların ve müessesâtın tanzîmi ve eşyâların hüsn-i hâlde muhâfazasını ve anbârlara ve müessesâta müteʻallik defâtir ve kuyûdu murâkabe eder. Bir mütâlaʻa var mı efendim?" Tevfik Salim Bey: "-Müdür-i umûmî nâmını alması teklîf edilen kâtib-i umûmî hakkındaki mâdde encümende müzâkere edilecekdi. Müfettiş-i umûmîlik hakkında Ömer Lütfi Beyefendi'nin teklîfi üzerine bu mâddede bir vazʻiyet tesbîti karârlaşmışdı. Eğer müfettiş-i umûmî muvazzaf olursa salâhiyet ve vezâifi büsbütün değişir. Mâddenin müzâkeresini teʼhîr etmeliyiz". Celâl Sâhir Bey: "-Bi'l-umûm muʻâmelâtı demek daha doğrudur". (Muvâfık sesleri) Reîs: "-Mâddenin bi'l-umûm muʻâmelâtı ibâresinin ilâvesiyle kabûl edenler el kaldırsın. (El- ler kalkar.) Kabûl olundu. Sekizinci fasıl encümen tarafından heyʼet-i umûmiyesiyle tayyedilmişdir, efendim. Rana Sani Yaver Hanımefendi'nin bir takrîri vardır. Müsâʻadenizle okuyorum: Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti'nin hanımlar kısmının ilgâsı ve beylerle müşterek mesâʻî maʻa'ş- şükrân kabûl edilmişdir. Yalnız muʻaddel yeni nizâmnâmeye hanımlar îcâb etdiği ve lüzûm gördüğü zamân hanımlardan mürekkeb bir heyʼet teʼsîsine salâhiyetdâr bulunduklarını mübeyyin bir mâdde- nin nizâmnâmeye ilâvesi lüzûmu ricâ ediliyor. Rana Sani Yaver". Rana Hanım: "-Îcâb ederse hanımların da bir heyʼet teʼsîs edebilmelerinin nizâmnâmeye ilâve- sini teklîf ediyorum". Fikret Bey: "-Biz hanım, erkek diye ayırmak istemedik". Rana Sani Yaver Hanım: "-Böyle bir heyʼet ayrılmasında bir mahzûr var mı?" Ömer Lütfi Bey: "-Efendim, hanımefendilerin [61] maksadlarını müsâʻadenizle îzâh edeyim. Bendeniz kendileriyle görüşdüm. Diyorlar ki, sulh zamânında dârüssınâʻa gibi sırf hanımlara mü- teʻallik bazı işler var. Harb zamânında iʻmâlâthâneler açmak, dârüssınâʻalar gibi işler, vilâyet idâre-i merkeziyeleri hanımlardan komisyonlar teşkîl etsinler. Bu vezâifi onlar yapsın. Talebleri budur efen- dim". Hakkı Şinasi Paşa: "-Tabîʻî harb zamânında çamaşırları biz dikecek değiliz, hanımefendiler dikecekler. Hastabakıcılığı hanımefendiler yapacak. Zâten bu maʻlûm, gâyet tabîʻî şeyler". Rana Hanım: "-Bir Anadolu kadınını nazar-ı iʻtibâra alınız. Orada kadınlar erkeklerle berâber çalışabilecek vazʻiyetde midirler? Orası düşünülerek nizâmnâmeye böyle bir mâdde konamaz mı? Sonra kadının işi yalnız dikiş dikmek, hasta bakmakdan ibâret midir?" Salahaddin Bey: "-Efendim, buyurdukları gibi hanımefendilerin hayât-ı ictimâʻiyemizle alâka- dâr birçok mühim işleri vardır. Meselâ, vazîfelerini idrâk edemeyen analara karşı nesâyihde bulana- rak çocuk bakmak, nesli korumak usûllerini öğretmek gibi sırf kadınlar tarafından yapılacak pek çok müfîd işleri vardır". Hüsnü Hâmid Bey: "-Acabâ diğer Salîb-i Ahmerlerde nasıldır?" Haydar Bey: "-Fransız Salîb-i Ahmeri üç kısımdan ibâretdir, efendim. Sırf hanımlardan mürek-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=