HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 48 2304 keb bir komite vardır. Sociéte Française de decours aux blessés militaire, comité central des dames, yani mecrûhîn ve hastagân-ı askeriyeye mahsûs bir komite ve sonra İsveç gibi maʻârifi pek yüksek merkezlerde bile merkez-i umûmîlerine ancak bir-iki kadın aʻzâ bulabilirler. Yani hanımlar nedret üzerinedir. Bunun için merkez-i umûmîye hanımlardan alınması enderdir. Bendenize kalırsa hanım- ların ayrıca bir komite hâlinde çalışmaları daha muvâfıkdır. Hanımların harb zamânındaki vazîfeleri hastabakıcı muʻâvini yetiştirmek, dikiş dikmek, anbârlara nezâret etmek vesâireden ibâretdir ki, bun- lar sırf kadınlara âid vezâifdendir". Rana Sani Yaver Hanım: "-Biz merkez-i umûmîye iştirâki maʻa'l-memnûniye kabûl ederiz. An- cak kendileri arzu etdikleri zamân hanımların bir heyʼet teşkîl edebilmeleri husûsunun nizâmnâmeye dercini istiyoruz". Hüsnü Hâmid Bey: "-Ayrıca bir heyʼet yapılınca salâhiyetleri hakkında bir de ayrı nizâmnâme ister". Salahaddin Bey: "-Ahvâl-i fevkalâdede hanımların ayrıca çalışması îcâb etdiği zamân merkez-i umûmî karârıyla hanımlardan mürekkeb bir komite olabilir. Ayrıca mâdde vazʻına lüzûm yokdur". Safiye Hüseyin Hanım: "-Ahvâl-i fevkalâde olursa o zamân biz onu teşkîl edelim, merkez-i umûmîye sormayalım, uzun uzadıya merkez-i umûmîden karârlar almayalım". Fikret Bey: "-Şimdi maksad tezâhür etdi. Merkez-i umûmî, kendi maʻlûmâtı olmadan hiçbir zamân bu şarta müsâʻade edemez". Reîs: "-Maʻlûm-ı âlîniz cumhuriyet kânûnları kadın ile erkek, bilhâssa husûsât-ı hayriyeye âid teşekküller içinde berâberce çalışmalarına mâniʻ değildir. Türk kadınları şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da kânûn-ı tabîʻatın çizdiği esâs üzerinde yapmış ve tekâmüle doğru yürümüşlerdir ve yapacak, yürüyeceklerdir. Dâimâ vazîfelerini îfâ edeceklerdir. Cumhûriyet kânûnları da bu husûsu [62] kemâl-i ehemmiyetle nazar-ı dikkate almış ve ona göre bazı esâslar tedvîn ve derpîş eylemişdir. Heyʼet-i muhteremenizce tedkîk edilmek üzere elimizde nizâmnâme projesi bulunuyor. En- cümen bunu tedkîk ederken hanımların erkekler gibi bu cemʻiyet-i hayriyede çalışabileceği esâsını düşünmüş ve hanımlara pek muhık olarak mevkiʻ-i lâyığını vermişdir. Takrîrinizde arzu buyurulan esâsa gelince; fevkalâde zamânlarda îcâb ederse bulundukları vilâyet merkezlerine tâbiʻ olmak üze- re hanımefendiler, kendi yapabilecekleri iş ne ise o esâs üzerinde birleşirler ve o merkezde kimler varsa kendi aralarında husûsî bir taʻlîmâtla husûsî bir teşekkül hâlinde çalışabilirler. Bununla demek istiyorum ki, maksad-ı âlîleri bu elimizdeki proje ile taht-ı teʼmîne alınmışdır. İkinci bir mesʼele var: Anadolu'da bazı merkezlerde hanımların gelip erkeklerle çalışmayacağından bahsolundu. Kemâl-i fahr ile söyleyebiliriz ki, kadınlık ictimâʻı hayât ve varlığını anlamış ve o hakkını hüsn-i istiʻmâl için lâzım gelen mesâʻîde bulunmuşdur. Bilhâssa dâire-i intihâbiyem nâmına arz ederim. Orada kadınlar şuʻbesi de erkekler gibi Hilâl-i Ahmer teşkîlâtında çok faʻâl ve meşkûr hidemâtda bulunmuşlardır. Kadınlık, erkeklik bir mesʼele hâlinde değildir. Binâenaleyh her vakit muhtâc olduğumuz vechile erkek kadınla berâber yürüyecekdir. Bendeniz heyʼet-i umûmiyenin kanâʻatini bu şekilde îzâh ede- bildimse bahtiyârlık duyacağım". Hakkı Şinasi Paşa: "-Hanımefendi takrîrlerini geri alıyorlar, efendim". (Takrîr istirdâd olundu.) …Hanım: "-Cemʻiyet-i beşeriye vücûd-ı beşere teşbîh olunursa sağ tarafda kadınlar, sol tarafda erkekler bulunur. Bunların müctemiʻan ve müştereken çalışmaları daha muvâfıkdır. Bundan fâideler, netîceler istihsâl edilir".
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=