HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2369 Gençlik Salîb veya Hilâl-i Ahmeri'dir. Bu taʻbîr değişmez. Çünkü her yerde bu taʻbîr kullanılıyor". Sabur Sami Bey: "-Türk çocukları arasında demeli". Hakkı Şinasi Paşa: "-Gençlik Hilâl-i Ahmeri taʻbîri doğru değildir. Gençler Hilâl-i Ahmeri, ihtiyârlar Hilâl-i Ahmer'i nâmıyla Hilâl-i Ahmer'i iki nevʻe taksîm ediyoruz demekdir". Cemaleddin Fazıl Bey: "-Haydar Beyefendi taʻlîmâtnâme ile idâre olunmaz diyorlar. Şu hâlde bu mâddeye taʻlîmâtnâme yerine nizâmnâme kelimesini koymak lâzımdır. Bu ciheti halletmek îcâb eder. Taʻlîmâtnâmenin bir hükmü yokdur. Binâenaleyh nizâmnâme şeklinde kabûlünü teklîf ediyo- rum". Reîs: "-125'inci mâddeye Gençlik Hilâl-i Ahmeri Teşkîlâtı'nın kabûl edildiği derc olunmuşdur. Bunu kongre kabûl etdikden sonra maksad hâsıl [118] olmuşdur. Haydar Beyefendi'nin nokta-i nazar- ları tesbît edilmişdir. Diğer husûsât teferruʻâta âid şeylerdir". Haydar Bey: "-Seviye-i irfânı ve tecrübeleri bizden yüksek olan memleketleri taklîd ve taʻkîbe mecbûruz. Onlarda Gençlik Salîb-i Ahmerleri birer nizâmnâme-i esâsî ile idâre edilmekdedir. Biz de bu taʻbîri kullansak zannederim bir mahzûr yokdur. Taʻlîmât yerine nizâmnâme-i esâsî diyelim". Haydar Bey: "-Kabûl edeceğiniz nizâmnâme, elimizdeki nizâmnâme kadar mühimdir. Gençlik Salîb-i Ahmeri muʻazzam ve mühim bir mesʼeledir". Reîs: "-Îzâhât-ı aliyyelerinin kıymetli olduğuna hepimiz kâniʻiz. Maksad-ı âlînizin burada na- zar-ı dikkate alındığını arz ediyorum. Esâs tesbît olununca teferruʻâtı taʻlîmâtnâme ile îzâh olunur. Burada Arif Beyefendi'nin teklîfleri vardı ki, zükûr ve inâs mekâtibi yerine kız ve erkek mek- tebi denmesi muvâfıkdır buyurmuşlardı. Evvelâ Rasih Efendi hazretlerinin mâddenin tayyına dâir bir teklîfi var. Onu okuyayım: Gençlik Hilâl-i Ahmeri teşkîlâtı hakkında merkez-i umûmî tedkîkât icrâ ederek netîce-i te- dkîkâtını gelecek kongreye arz etmek üzere merkez-i umûmîye salâhiyet verilmesini ve mâddenin tayyını teklîf ederim. Antalya, Rasih" Rasih Efendi: "-Spor tanzîm edilemediği için mekteblerde çocuklarımızın ne hâle, tahsîlin ne dereceye geldiğini hep görüyor, kan ağlıyoruz. Şimdi bir de Gençlik Hilâl-i Ahmeri teşkîlâtı nâmıyla iki satır bir mâdde ile yeni bir teşkîlât tatbîkine kalkışırsak mektebleri büsbütün alt üst ederiz. Bı- rakalım merkez-i umûmîye tedkîkâtını yapsın. Sonra, bu teşkîlâta girecek gençler yalnız mektebde bulunanlar değildir. Memleketin daha birçok gençleri vardır. Belki onlar da iştirâk edecekdir. Uzunca tedkîkât yapılsın". Reîs: "-Rasih Efendi hazretlerinin tay teklîfini kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu". Remzi Bey (Kozan): "-Zâten sokak ortasında çocuk toplamağa imkân yokdur. Bu çocuklar mut- lakâ mektebe müdâvim talebeler olacakdır. Zükûr ve inâs kaydına lüzûm yokdur". Reîs: "-Zükûr ve inâs kaydını tayyediyoruz. Mekteb çocukları arasında diyoruz. Mâddeyi bu şekilde kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur. Teferruʻâtını merkez-i umûmî tesbît edecekdir. On dakîka teneffüs edilmek üzere celseyi taʻtîl ediyorum, efendim".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=