HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2372 Sabur Sami Bey: "-Haydar Beyefendi'nin ifâdesini nazar-ı iʻtibâra alırsak menâbiʻ-i vâridât meyânında her şeyi saymak lâzım gelir. Kurbân derisi şu ve bu ilh. teklîfleri bu mâddeye dâhildir, efendim". Salahaddin Bey: "-Evet efendim, sekizinci fıkraya dâhildir. Hükûmetçe iʻtâ olunacak imtiyâzât deniyor". Haydar Bey: "-Şu hâlde teklîfimin kongrece nazar-ı iʻtibâra alınarak ileride teşekkül edecek meclise arzını ricâ ederim". [121] Reîs: "-Başka mütâlaʻa var mı efendim?" (Yok sesleri) Haydar Bey: "-Bir dakîka müsâʻade eder misiniz? Hilâl-i Ahmer tarafından neşredilecek gazete ve risâle mesʼelesi var. Bu gazete ve risâle çok yerlerde bi'l-vâsıta bir menbaʻ-ı vâridât olur. Biz mec- mûʻayı Trablusgarb'a, Fas'a, Çin'e, Hindistan'da, hulâsa birçok memâlik-i İslâmiye'ye gönderiyoruz. Bunun iʻânât ve teberruʻât için bu kadar iyi bir teʼsîri oluyor ki, geçenlerde Pretoria'dan gelen birisi para vermek istedi ve bir diğeri zekâtını Hilâl-i Ahmer'e göndermek arzusunu ızhâr etdi. Bizden ne yapmak lâzım geldiğini sordu. Tabîʻî lâzım gelen cevâblar verildi. Demek isterim ki, bu arzuya biz mecmûʻa vâsıtasıyla muttaliʻ olabildik. Şâyed bu gazete ve resâil menbaʻ-ı vâridât meyânında göste- rilip de bundan bir vâridât elde edilemezse acabâ mecmûʻanın lağvı mı îcâb edecekdir? Böyle bir fikir hâsıl olmasın diye arz ediyorum. Sonra mecmûʻa yalnız Türkçe çıkmıyor. Ufak bir kısmı İngilizce ve Fransızca olarak çıkıyor. Bu da mahzâ Hindistan'da vesâir memâlik-i İslâmiye'de halk Türkçe bilmedikleri için oluyor. Bir devr-i intikâlde bulunuyoruz. İleride ihtimâl ki, bu zâid görülecekdir. Fransızca, İngilizce kısımlar kaldırılsın denecekdir. Bunu da nazar-ı dikkate arz ediyorum". Reîs: "-Efendim, bu endîşe vâriddir. Mecmûʻa vâridât teʼmîn eder zannolunmuş ve o iʻtibârla vâridât-ı muhammene meyânına girmişdir. Eğer vâridât teʼmîn etmezse cemʻiyet efkâr u makâsıdını neşredebilmek için elbette bu vâsıta-i neşriyeyi idâme etdirir". Haydar Bey: "-Amerika bile Salîb-i Ahmer Mecmûʻası her sene kırk bin dolar açık verir". Reîs: "-Mâddeyi reʼye koyuyorum. Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Mâdde 129- Cemʻiyet her sene vâridâtının yüzde onundan eksik olmamak üzere meclis-i umûmî- ce taʻyîn olunacak bir mikdârını ihtiyât akçesi olarak ayırmağa mecbûrdur. Bu ihtiyât akçesi fevkalâ- de ihtiyâclara mahsûs olup ancak meclis-i umûmîce verilecek bir karâr üzerine sarf olunabilir " . Reîs: "-Kabûl buyuranlar el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Mâdde 130- Hilâl-i Ahmer nükûdu merkez-i umûmîce tensîb olunan ve devletçe muʻteber olan bankalara tevdîʻ ve irbâh olunur. Bu sermâye eshâm ve tahvîlâta kalb edilemez " . Sabur Sami Bey: "-Efendim, oraya bir millî bankalar ilâve edilse muvâfık olur". Âkil Muhtar Bey: "-Bazen memâlik-i ecnebiyede ecnebî bankalarına para koymak zarûreti hâ- sıl oluyor. Bu cihet de nazar-ı iʻtibâra alınsın". Reîs: "-Esâsen bu teklîfin zabta geçmesi de Sabur Sami Beyefendi'nin maksadını teʼmîn edi- yor". (Hay hay sesleri) Reîs: "- Fasıl 12: Nizâmnâme-i Esâsînin Taʻdîli. Mâdde 131- İşbu nizâmnâme-i esâsînin tec- dîdi veya bazı mevâddının taʻdîli merkez-i umûmî tarafından verilecek esbâb-ı mucibe mazbatası veya meclis-i umûmî aʻzâsından elli zâtın vereceği takrîr üzerine meclis-i mezkûrca bi'l-müzâkere

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=