HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2376 husûsdaki îzâhâtı dinlendikden sonra meclis-i umûmîce bir karâr verilmesi zarûrî görünmekdedir. Mesmûʻ olduğuna göre heyʼet keresteyi satmağa muvaffak olamamışdır. Bu muvaffakiyetsizliğe ve şimdiye kadar otuz bin liradan fazla masrafı mûcib olmasına rağmen heyʼetden iki zât el-ân Hindis- tan'da bulunmakdadır. Hilâl-i Ahmer'in bu lüzûmsuz masrafdan kurtarılması derece-i vücûbdadır. Erzurum Murahhası D. Tevfik Salim Beyoğlu Murahhası Ali İstanbul Murahhası Ali Burhaneddin İzmir Murahhası Ömer Lütfi Erzurum Murahhası Hamdi Suad Diğer dört imza" Celâl Sâhir Bey: "-Bu takrîr idâre encümeni raporunun bazı mevâddıyla bazı nukâtda alâka gösteriyor. Binâenaleyh idâre encümeni raporu okundukdan sonra müzâkeresini teklîf ederim". Mehmed Celâl Bey: "-İki sözle heyʼet-i muhteremeye belki kanâʻat hâsıl olur. Müsâʻade buyu- rursanız bu mesʼeleyi hemen halledelim". Reîs: "-Bu takrîrin müstakillen şimdi müzâkeresini taleb edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Müzâkeresine devâm olunacakdır". Âkil Muhtar Bey: "-Burada evvelen heyʼet-i aliyyenizin nazar-ı dikkatini celb edeceğim bir mesʼele var. Biz niçin Hindistan'a ikinci bir heyʼet daha göndermişdik? Bu heyʼet orada iʻâne top- lamak için gitmişdi ve ilk gidişinde birçok muvaffakiyet istihsâl etdiğine dâir haberler de geldi. Bir kısım para da topladılar. Fakat bazı vekâyiʻin zuhûruyla heyʼetin serîʻan avdeti îcâb etdi ve heyʼet buraya geldi. Bir kısım kerestenin Hilâl-i Ahmer'e verileceğine dâir lâzım gelen muʻâmeleyi de yaparak almış olduğu bir mektûbu da berâber getirdi. Lâkin bu mesʼele tamâmen itmâm edilmiş değildi. Ne kadar kereste alınmış? Fabrikalardan bahsolunuyordu. Nedir bu fabrikalar, nerededir bilmiyorduk. Bir zamân ke- restelerimizden haber bekledik. Oradan bir zât geldi ve Ankara'ya gitdi. Kendisinden oldukça mü- him maʻlûmât aldık. Öğrendiğimiz şu idi: Bu kerestenin bir kısmı mühimdir, bir kısmı o kadar para etmiyor ve satması da müşkildir. Yine bu zâtın sözlerinden anlaşıldığına nazaran keresteler orada bir müddet daha kalacak olursa belki yavaş yavaş azalacakdır. Böyle bir kanâʻat hâsıl oldu. O sıra- da Hindistan'da bulunan komiteden bize bir telgraf geldi. Keresteyi kesmek için burada bir fabrika vardır. Bu fabrika bozulurken sizden bir mühendis gelip başında bulunursa iyi olur, deniyordu. Biz düşündük, oraya gidecek zâtın bu kereste işini tamâmıyla bitirmesi lâzımdır. Fabrikayı bozarken ora- da bir mühendisin bulunması büyük bir fâide teʼmîn etmeyecekdi. Çünkü fabrikalar az çok birbirine benzerler. Fakat bizim adamımız, keresteyi satar veya buraya gönderebilirse bizim birçok zamândan beri beklediğimiz mesʼele, katʻî sûretde halle iktirân edecekdi. [126] Esâsen orada başlamış olan iʻâ- nenin arkası da kesilmiş denemezdi. Eğer bir heyʼet gönderecek olursak o yarım kalmış olan iʻâneye de devâm edebilecekdi. Bu cihetleri merkez-i umûmîde uzun uzadıya müzâkere ve münâkaşa etdik- den sonra oraya bir heyʼet gönderdik ve gönderdiğimiz de pek iyi oldu. Fi'l-hakîka heyʼet gördü ki, keresteler tesbît edilmiş değildir. Hilâl-i Ahmer nâmına verildiği söylenen kerestelerin yerleri taʻyîn edilmiş değildir. Birçok yerlerde kereste varmış ve oldukları yerde günden güne azalıyor ve bitiyor- muş. Heyʼet vazʻiyeti bu şekilde bulmuşlar. Derc-i iʻâne için başladıkları teşebbüs de hakîkaten pek

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=