HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2377 tasavvur etdiğimiz derecede değil ise de yine ümîdimizi büsbütün boşa çıkarmayacak bir muvaffa- kiyete iktirân etmişdi. Sözü uzatmamak için bunu söyleyeceğim ki, bu âna kadar Hindistan'a giden heyʼetin gönderdiği iʻâne seksen dokuz bin liradır. Şübhesiz bunun bir mislini daha toplayacaklardır. Tabîʻî şimdiden ne kadar faraziyâtda bulunulsa yanlışdır. Heyʼetin ilk işi keresteye vazʻ-ı yed etmek oldu. Sonra bunların gelmesinde, buraya sevkinde bir fâide olmadığı anlaşıldı. Yerinde satılması dü- şünüldü. Mahallî hükûmeti de bazı inşââtları için bu kerestelerin kullanılabileceğini heyʼete ifhâm etmişdi. Uzun müddet bu 'hükûmetin kerestemizi alacağı' mesʼelesi muʻallakda kaldı ve ümîd dâimâ perverde edildi. Lâkin ancak son zamânlarda İngiliz Hükûmeti'nden, kerestelerin alınamayacağına dâir katʻî bir cevâb geldi. Mesʼele bu vechile diğer bir şekil aldı. Kerestenin orada satılması veya sevki mesʼelesi ortaya çıkdı. Sevkinde bir fâide yokdu. İtalyan fabrikalarından sorduk; yapacağımız masrafla buradaki kâr arasında büyük bir muvâzenesizlik bulduk. Bunun üzerine heyʼet, bir müzâ- yede yapayım mı? diye bize sordu. Müzâyedeye devâm etmemiz lâzım geliyordu. Böylece bildirdik. Hikmet Bey birâderimiz oradan hareket etmezden evvel elli bin ruble mikdârı orada satılmışdır. Pey- derpey de satılmak üzeredir. Heyʼet tekrâr bize sordu. Bu birkaç ay sürecekdir. Müzâyedeye devâm edelim mi? Gelelim mi? Gelin derseniz iʻâneyi de keseceğiz. Biz düşündük. Merkez-i umûmî masrafı tenkîs etmek maksadıyla orada üç kişinin durmasını tecvîz etdi. Esâsen muhtelif yerlerde komiteler teşkîl edilmiş ve iʻâne dercine devâm ediliyordu. Yalnız bunlara nezâret etmek lâzımdı. Onun için yalnız İsmail Besim Paşa ile Tercümân Tevfik Bey orada kaldılar, diğer rüfekâ avdet etdi. Takrîrde söylendiği gibi yapılan masraf çok görülmekdedir. Heyʼet-i orada daha 10-15 bin lira kadar bir mas- raf edecekdir. Lâkin şübhe yok ki, edilen masrafa mukâbil birkaç misli nisbetinde iʻâne toplanacak- dır. Diğer tarafdan kerestelerin satılmasından 200 bin ilâ dört yüz bin arasında bir para gelecekdir. Mesʼele bundan ibâretdir. Heyʼet-i aliyyeniz gelmelerine karâr verirse bir telgraf çekmekden ibâretdir efendim, onlar derhâl hareket edebilirler". Mehmed Celâl Bey: "-İʻânâtdan aldığımız 90 bin liradır. Yüz binden fazla da gelecek. Demek ki, iki yüz bin lira. Satılacak kereste ve fabrikanın kıymet-i muhammenesi de dört yüz, dört yüz elli bin lira. Şu hâlde cemʻan altı yüz elli bin lira alacağız. Belki on bin lira daha masrafımız olursa 30-40 bin lira bir masrafa mukâbil altı yüz elli bin lira almak az bir şey değildir zannederim". [127] Celâl Sâhir Bey: "-Aʻzâ-yı muhteremeye tevzîʻ olunan raporun son kısmında…" Sabur Sami Bey: "-Rapora geçdiniz. Eğer heyʼet-i muhteremeniz bu mesʼeleye karâr vermez iseniz bendeniz de rapordan bahsetmem". Reîs: "-Efendim, evvelce heyʼet-i muhteremeye îzâh etmişdik. İkinci bir karârla tekrâr müzâ- kere edelim denildi". Rasih Efendi: "-Devâm edelim de hallolsun". Celâl Sâhir Bey: "-İdâre encümeni raporunda henüz intâc edilmemiş hesâbâta taʻalluk etdiği için mezkûr olmayan ve bizim encümenimize vâkiʻ ihbâr üzerine tedkîke lüzûm görülen bazı mesʼe- leler mevzûʻ-ı bahis edilmişdir. Bu mesʼelelerin içinde o zamân Eskişehir'de Adnan ve Ömer Lütfi Beyefendilerin iştirâkiyle heyʼet-i murahhasa teşkîl olununcaya kadar yalnız zâtına mahsûs olarak murahhaslık muʻâmelâtını tedvîr etmiş olan İsmail Besim Paşa'nın icrââtına dâir bazı şeyler gördük. Encümenimizin tedkîkâtın- dan anladığı ve aldığı maʻlûmâta nazaran bu icrâât yolunda değildir. Tabîʻî bunun münâkaşası es- nâsında bizi de, heyʼet-i muhteremeyi de iknâʻ edecek delâil serd olunabilir. Fakat bu muʻâmelât el-ân bugüne kadar intâc edilmiş değildir ve on altı aydan beri merkez-i umûmî tarafından mâliye
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=