HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2378 komisyonuna havâle edilmiş, mâliye komisyonu da Adnan Bey'e sormuş, İsmail Besim Paşa burada bulunmamış. Bu iş intâc edilmediği hâlde uzun bir devreye âid hesâbâtı görülüp ibrâ-i zimmeti ya- pılmamış bir zât Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti heyʼet-i idâresinde müfettiş-i umûmîliğe intihâb olunuyor. Şimdiye kadar müteʻâmil usûle nazaran mâlî ve idârî vazîfelerle muvazzaf bir işe taʻyîn olunmuş. Ondan sonra da Âkil Muhtar Beyefendi'nin îzâh etdikleri vechile Hindistan işi gibi paraya taʻalluk eden bir mesʼelede iʻtâ-yı hükm edecek ve müzâyede yapacak.. Gerek kendisinin heyʼet-i idârede müfettiş-i umûmîliğe intihâbı gerek Hindistan'a iʻzâm ile bu vazîfeye taʻyîni mutlakâ kendisine âid hesâbâtı görülerek ibrâ edilmiş olmasına tevakkuf edecek husûsâtdandır. Ondan dolayıdır ki, bu mesʼeleyi arz etdim. Hindistan'a yollanılan zevâtdan birisi iʻtibârıyla bu raporla alâkadârdır. Ama heyʼet-i muhteremeniz bu mütâlaʻâtı gayr-ı vârid görürse o başka". Reîs: "-Efendim, ızhâr edilen arzu ile mütâlaʻa-i âlîniz arasında vech-i münâsebet az gibidir. Siz, İsmal Besim Paşa'nın bazı hesâbâtı vardır, netîce-i tedkîkâta göre bu zâtın ibrâ edilmesi veya îcâb eden şekilde muʻâmele edilmesi zarûrîdir diyorsunuz. Hâlbuki bu takrîrde Hindistan'da böyle bir heyʼetin bulunması bî-lüzûm görülüyor. İsmail Besim Paşa'nın şahsı mevzûʻ-ı bahis değildir. Onun yerine diğeri de gider. Şimdi takrîrde heyʼetin idâmesine lüzûm yokdur deniliyor. Bunun hakkında başka bir mütâlaʻa var mı?" Fazlı Necib Bey: "-Mesʼelede iki nokta-i nazar var. Biri heyʼetin devâm-ı meʼmûriyeti mesʼele- si. Bu, zarûrîdir. Kerestelerin satılması için bir heyʼet gönderilmiş. O heyʼetin bugüne kadar îfâ etdiği vazîfe hakkında Âkil Muhtar Beyefendi îzâhât verdiler. Celâl Sâhir Beyefendi'nin dediği nokta paşanın şahsına âiddir. Bu şahsı heyʼet-i umûmiye ister- se kaldırır, getirir, başkasını gönderir. Fakat bu anda müzâkere edeceğimiz nokta, îzâh buyurduğunuz vechile Hindistan'da bulunan heyʼetin [128] devâm-ı vazîfesine ihtiyâc var mıdır, yok mudur?" Reîs: "-Âkil Muhtar Beyefendi heyʼetin Hindistan'daki mesâʻîsini îzâh buyurdular ve görülüyor ki, oradaki heyʼet boş durmamış, çalışıyor ve mesâʻîsi fâidelidir. Burada bu bâbda katʻî bir karâr ve- rilmeyerek keyfiyet merkez-i umûmîye havâle edilsin. Merkez-i umûmî yeniden heyʼetle muhâbere eder, mesâʻîsini yakından taʻkîb eder. Îcâb ederse o heyʼet yerine başka bir heyʼet gönderir. Bu takrîri îcâbına göre muʻâmele olunmak üzere merkez-i umûmîye tevdîʻ edelim". Hamdi Suad Bey: "-Bir defa Hindistan'daki heyʼet değildir. Şahs-ı münferiddir. Bir de tercümân vardır. Binâenaleyh heyʼet muʻâmelesi yapılamaz. Binâenaleyh o şahs-ı münferid hakkında karâr verilmek lâzımdır. İnşâallah hesâbâtı iyidir, Fakat el-ân hesâbâtını vermemişdir". Celâl Muhtar Bey: "-Teessüf ederim ki, İsmail Besim Paşa ricâmız üzerine oraya gitdi. Kendisi hasta idi. Ona rağmen bu vazîfeyi kabûl etdi. Bu zât iki milyon liranın hesâbını vermişdir. İki yüz bin lira evrâk-ı nakdiyeyi karısının koynuna sokarak kaçırmışdır". (Hamdi Suad Bey ile Celâl Muhtar Bey arasında şahsî ve kısa bir münâzaʻa oldu.) Sabur Sami Bey: "-İsmail Besim Paşa mesʼelesi yokdur efendim, heyʼet mesʼelesi vardır. İsma- il Besim Paşa olsun, kim olursa olsun, orada bir heyʼet lâzım mıdır, değil midir? Âkil Bey lâzımdır buyurdular. Bize de bu husûsda kanâʻat geldi sanıyorum". Remzi Bey: "-Bunun tasvîbini merkez-i umûmîye bırakmak doğrudur". Reîs: "-Takrîrin îcâbına göre muʻâmele olunmak üzere merkez-i umûmîye tevdîʻini kabûl bu- yuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim. Maʻârif Müdüriyeti'nden bir

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=