HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2380 oluyor da altı aylık evrâk-ı nakdiyenin hıfzında hiçbir fâide olmadığı hâlde üç seneden beri bu devâm etmiş? Ondan da senede dokuz yüz elli lira fâiz hesâbıyla 3-4 bin lira ziyân edilmişdir. Heyʼet-i idâ- reyi teşkîl eden zevât-ı muhteremece 'on paranın kıymetini bilmeyen Osmanlı değildir' sözü acaba yalnız şahsî işlere mi kâbil-i tatbîkdir? Yoksa bu gibi cemʻiyât-ı hayriyeye âid on bin liraların kıymeti yok mu imiş? Yalnız bir ikinci cihet vardır. Altı aylık evrâk-ı nakdiye piyasadan fark-ı fiyât verilerek mi alınmış, yoksa Hilâl-i Ahmer vâridâtından tefrîk mi edilmişdir? Bunu muhâsebeci beyden sordum. Dedi ki, vâridât-ı umûmiye meyânından tefrîk edildi. Şimdi bu ahvâli gözümüzün önüne getirecek olur isek Hilâl-i Ahmer'i zarardan vikâye kâbil iken dokuz bin dokuz yüz altmış dokuz lira mühim mikdâra bâliğ olan mübâyaʻât nasıl yapılmış? Acabâ mübâyaʻâtda da aynı gaflet devâm etmiş mi? diye insân düşünüyor. Merkez-i umûmînin bu şerâit tahtında tebriyesini garîb görüyorum. Hiç olmazsa heyʼet-i umûmiyenin teessüfâtını ilâve ede- lim. Sonra vâridât kısmında, pul hâsılâtı var. Bu pulları ilsâkı mecbûrî şekilde tesbît etmek lâzım gelir. Şimdiden sonra memâlik-i ecnebiyeden vâsiʻ [130] mikdârda iʻâne beklenemez. Binâenaleyh dâhildeki iʻâne ile, iʻâne-i ahâlî ile yaşaması lâzım gelen Hilâl-i Ahmer'e menâbiʻ-i vâridât bulmak elzemdir. Bendeniz diyorum ki, gümrüklerde istiʻmâl edilmekde olan manifesto, beyânnâme vesâire ile kâtib âmillerin istiʻmâl eylediği kıymetli evrâka kırkar paralık ilâve yapılıp bu sûretle esâsen ahâlî- ye hiçbir sûretle bâr olmayacak olan bu işlerden Hilâl-i Ahmer'e büyük bir menbaʻ-ı vâridât teʼmîn edilmiş olur. Raporda muhâsebe meʼmûrlarının, merkez-i umûmî meʼmûrlarının taltîfi lüzumundan bahsolu- nuyor. Bunun da asrî bir şekilde yani nakdî muʻâvenet şeklinde olmasını teklîf ederim". Sadi Bey (Beyoğlu): "-Bendeniz bir-iki noktayı arz etmek istiyorum. Evvelâ Çırağan satış muʻâmelâtının cereyânında pek çok suʻûbet olduğu için hiçbir tüccâr büyük bir kâr görmedikçe ya- naşmıyor. Bu defa Hilâl-i Ahmer'in Çırağan deposundan iki liralık bir mâl olmak istedim ve gördüm ki, bunun için evvelâ merkez-i umûmîye gidilecek, uzun uzadıya bordro tanzîm olunacak ki, bu ahbâb delâletiyle bir buçuk sâʻatde ancak bitiyor. Oradan makbûz, bordro filân verecekler, tramvaya bine- ceksiniz. Çırağan Sarâyı'nın kapısından gireceksiniz. Ondan sonra orada bir meʼmûr, evrâkı alacak. İkinci bir meʼmûra gösterecek. Onunla binânın öbür başında Amerikalılardan kalan binâya gidip o mâlı alacaksınız ve yine aynı yoldan avdet edeceksiniz. Bu muʻâmele çok uzun ve tahammül-fersâ olduğu için büyük bir kâr görmedikçe tüccâr yanaşmıyor. Hâlbuki bu mâlın bir gün ve bir sâʻat evvel elden çıkarılması Hilâl-i Ahmer'in menfaʻati iktizâsındandır. Bu muʻâmelenin daha sâde bir şekle ifrâğı mümkünse yapılsın. Diğer nokta da âidâtın tarz-ı cibâyetidir. Maʻlûm-ı âlîniz bankalar bile bunların zamânı gelince tahsîldârını gönderiyor. Tüccâr, bunun vaktinde adem-i teʼdiyesinden dolayı tahassul edecek fenâ ahvâli nazar-ı iʻtibâra alarak kendisi götürüp vermiyor. Hilâl-i Ahmer'de de bu usûle riʻâyet edilmek lâzımdır. Bendeniz yüzde on beş kişi tasavvur etmiyorum ki, yirmi kuruş âidât-ı şehriyemi alınız desin. Bunu imkânsız görüyorum. Onun için bir âidât verilerek muntazam esâsâta rabt edilmiş hesâb defter- leriyle bir takım tahsîldârlar istihdâm edilir ve aʻzâ âidâtı bu tahsîldâlar vâsıtasıyla cibâyet edilecek olursa çok kolaylık olur. Bir de hâsılât kısmında altın paranın altın olarak hıfz edilmeyerek tahvîli mesʼelesi var. Burada iki nokta-i nazar vardır. Biri encümenin, diğeri merkez-i umûmînin nokta-i nazarı. Bendeniz neden dolayı altınlarımızı İngiliz lirası almak sûretiyle şanja ve acyoya tâbiʻ bir paraya tahvîl etmeğe lüzûm
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=