HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2388 etmek lâzımdır. Çünkü bu zât kendi işinden fazla Hilâl-i Ahmer'in işleriyle vakit geçirdi. Tanıdığı tüccârlarla Hilâl-i Ahmer eşyâsının kıymetlerini taʻyîn için uğraşdı. Pek çok hizmetleri sebkat etmiş- dir. Elimizdeki eşyânın kıymetinden dûn bir şekilde satılmaması arzu edilirse bu sûretden başka türlü hareket olunamazdı. Vâkıʻâ birçok defalar topdan satış için mürâcaʻat edenler oldu. Fakat biz sonra ondan fazlasını elde etdik. Şimdi satılanlar bile İngilizlere verdiğimiz paranın iki mislini geçmişdir. Dört yüz bin şu kadar lira eder. Bizi tutduğumuz yolda dirije eden esbâb bunlardır. Sonra Celâl Sâhir Beyefendi'nin yani raportorün işâret buyurdukları bazı mesâil üzerine nazar-ı dikkatinizi celb etmek istiyorum. O da şudur: Bizim taşra şuʻbelerine de bu husûsda teşekkür ederim ki, nazar-ı dikkati celb etdiler. Çünkü Hilâl-i Ahmer'in istikbâlinde terakkînin teʼmîni ancak bu noktayı gözden kaçır- mamakla mümkündür. Ale'l-umûm bizde Hilâl-i Ahmer'in en büyük vazîfesi takdîr edilmemişdir. Zannolunur ki, sıhhiye-i askeriyenin doğrudan doğruya bir muʻâvini olmakdan ibâretdir. Yani kendi- lerinde olmayan eşyâyı teʼmîn etmek ile mükellef ve onların emri altında harekete mecbûr bir teşkîlât zannolunuyor. Hâlbuki Hilâl-i Ahmer'in vazîfesi bundan daha yüksekdir. Maʻlûm-ı âlîniz her devletin sıhhiye büdcesi Hilâl-i Ahmer'den çok büyükdür. Hilâl-i Ahmer'in vazîfesi ne sıhhiye-i askeriyenin ne de hükûmetin harb zamânında yapamayacağı bir işdir. Maʻlûm-ı âlînizdir ki, harb başlar başlamaz harb îcâbâtından olarak teşkîlâtımızın, yaralılarımızın, âlilelerimizin bir kısmı düşmanın eline, onun- kiler de bizim elimize geçer. Bunlar düşman eline geçdiği dakîkadan iʻtibâren ancak Hilâl-i Ahmer vâsıtasıyla müdâfaʻa olunur ve bunu başka hiçbir kuvvet yapamaz ve en yüksek gâye-i teşekkülünü teşkîl eden bu maksada vusûl için Hilâl-i Ahmer'in kâfi derecede bir istiklâl muhâfaza etmesi elzem- dir. Çünkü biz burada düşman üserâsına muʻâvenet mecbûriyetinde kalırız. Maʻlûmunuzdur ki, insân harb esnâsında kendi memleketini istîlâya gelen düşmana karşı insânî bir fikirle hareket etmekde müşkilâta dûçâr olur. Buna karşı koymak lâzımdır. Biz buradaki düşman üserâsına, düşman yaralıla- rına bakmak, iyi bakmak mecbûriyetindeyiz ki, onlar da bizimkilere iyi baksınlar. Beynelmilel Salîb-i Ahmer heyʼetleri, Hilâl-i Ahmer'in istiklâlinden ve bu husûsda kanâʻatlerinin tâm olduğundan emîn olmalıdır. Biz Beynelmilel Komite'ye [140] mürâcaʻat ederek yaralılarımızın düşman elinde fenâ muʻâmeleye maʻrûz kaldıklarını iddiʻâ edersek onlar derʻakab iʻtimâd etmeli ve îcâb eden tahkîkâtda bulunmalıdır. Şu veya bu, herhangi bir heyʼet bu iʻtimâdı teʼmîn edemezse onun yaralı ve üserâsı fenâ muʻâmelelere dûçâr olur. İşte efendiler, Hilâl-i Ahmer'in en yüksek gâyesi budur! Bunun yanında askere muʻâvenet ikinci derecede kalır. Sonra üçüncü derecede olarak böyle etfâle muʻâvenet eder. Mesâibzedelere muʻâvenet eder. Emrâz-ı intâniye ile iştigâl eder. Bunlar ân-ı prensib üçüncü, dör- düncü dereceye konmuşdur. Çünkü bunları yapmağa Hilâl veya Salîb-i Ahmer'in mecbûriyeti yokdur. Mecbûr olduğu mesâil, harbe âid olan arz etdiğim mesâildir. Onun için eldeki parayı mümkün olduğu kadar muhâfaza etmeliyiz. Biliyorsunuz ki, sivil ahâlî de düşman eline düşmüşdür. Kezâlik bunlara da muʻâvenet edebi- liriz. Bütün bu îzâhâtdan sonra bendeniz de yeniden müzâkere açmak mâhiyetinde olmayarak An- kara murahhaslığı mesʼelesine rücûʻ ediyorum. İfâdâtım, verilen karâr ve reîs beyefendinin sözleri üzerinedir. İsmail Besim Paşa hazretleri hakîkaten doğruluğu ve nâmûsu heyʼetimizce şâyân-ı tebcîl görülen bir şahsiyetdir". Celâl Sâhir Bey: "-Kongre karârları mutâʻ mıdır efendim?" Reîs: "-Mutâʻdır". Celâl Sâhir Bey: "-O hâlde karâra rağmen neden İsmail Besim Paşa mevzûʻuna avdet ediyorlar?" Reîs: "-Müsâʻade buyurunuz efendim. Zât-ı âlîniz de bazı mukaddimelerle aynı noktaya avdet buyurdunuz".
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=