HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2396 Fikret Bey: "-Bendeniz mütevassıt bir teklîf olarak iki maʻâş nisbetinde verilsin diyorum. Mer- kez-i umûmî fazla çalışanlar hakkında ayrıca tedkîkât yapar. Bunları başkaca taltîf eder". Remzi Bey: "-Verilen îzâhât bendenizi iknâʻ etdi, birleşiyorum efendim". Reîs: "-Şu hâlde iki maʻâş nisbetinde hizmetleri bir seneden dûn olmayan meʼmûrîn ve müs- tahdemîne ikrâmiye iʻtâsını reʼye koyuyorum. Kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu, efendim. Üçüncü bir şık olarak fevkalâde hizmeti görülenlerin münâsib mikdârda ikrâmiye ile taltîflerini merkez-i umûmîye bırakıyoruz değil mi efendim? (Evet sadâları) Fevkalâde hizmeti görü- len ve idâre raporunda isimleri mezkûr olan Muhâsebeci Bedri ve muʻâvinleri Ziya ve Anbâr Müdürü Seyfi Beyefendilerle rüfekâsının himmetleri şâyân-ı kayıddır. Böyle güzîde meʼmûrlar cemʻiyetimiz için bulundukça muʻâmelâtımızın dâimâ yolunda gideceğine iʻtimâd bahşolacakdır ve cemʻiyetin hayırkâr mesâʻîsini bir kat daha kolaylaşdıracakdır. Bu iʻtibârla kendilerine alenen teşekkürü heyʼet-i umûmiyenizden aldığım ilhâm üzerine bir vecîbe bilirim. Kendileri için en büyük maʻnevî mükâfât da bundan ibâretdir. Haklarında heyʼet-i umûmiye ayrı bir arzu ızhâr buyurdular ki, merkez-i umûmî- ce bu husûsun nazar-ı [149] dikkate alınarak kendilerinin taltîf edilecekleri şübhesizdir". Remzi Bey: "-İkrâmiye husûsunda yevmiyeli amele de dâhil değil mi efendim?" Reîs: "-Şübhesiz efendim. Bunlara bir aylık yevmiyelerinin iki misli ikrâmiye iʻtâsı tensîb bu- yuruluyor değil mi?" (Hay hay, muvâfık sesleri) … "-Merkez-i umûmîye bırakdığımız ikrâmiye nisbeti taʻayyün etmemişdir". Reîs: "-Merkez-i umûmî iʻtimâdınıza lâyık bir heyʼet olduğu için zâten böyle bir salâhiyeti vardır. Bu mikdârın şimdiden tesbîtine imkân yokdur. Gelecek kongrede heyʼet-i aliyyenize merkez-i umûmî arz eder". Hamdi Suad Bey: "-Bendeniz heyʼet-i idâreden bu meʼmûrların istikbâli, tekâʻüd ve sigortaları hakkında maʻlûmât istemişdim. Bu husûsda ne yapmışlardır? Îzâh etsinler, efendim". Reîs: "-İdâre raporunda vardır, efendim. Onu ayrıca reʼyinize arz edeceğim". Hakkı Şinasi Paşa: "-Hilâl-i Ahmer meʼmûrîninin hayât sigortaları vardır. Onun yüzde altmışını cemʻiyet verir. Kırkını kendileri verirler". Reîs: "-İdâre raporunun her fıkrasını ayrı ayrı reʼye koymaya ihtiyâc var mıdır efendim?" Remzi Bey: "-Efendim, hepimiz idâre raporunu okuduk. Bu raporda, idâre encümeninin te- menniyâtı da nazar-ı ıttılâʻımıza vâsıl oldu. Esâsen heyʼetin encümenleri kendi tedkîkâtlarını yapdık- dan sonra bir netîceye vâsıl olurlar. Şâyed o netîcenin hilâfında merkez-i umûmî tarafından veyâhûd aʻzâlar tarafından bir iʻtirâz veya muhâlif bir teklîf vâkiʻ olmadığı takdîrde rapor kongrenin mâlıdır. Heyʼet-i umûmiyesiyle reʼye koyar, tasvîb edip geçeriz". Celâl Sâhir Bey: "-Efendim, müesses bir teʻâmül var. Şimdi farazâ en yakın sene olmak üzere geçen seneki ictimâʻı nazar-ı dikkate alacak olursak geçen meclis-i umûmînin karârları diye bir şey var. Bu karârlardan birçoğunun idâre encümeninin verdiği rapora istinâden ittihâz edilmiş olduğunu görüyoruz. Demek ki, teʻâmül idâre heyʼetinin raporunda sarîh bir temennî veya teklîf dermeyân edil- miş ise onun kongrece taht-ı karâra alınması merkezindedir. Eğer heyʼet-i muhteremenin mütâlaʻası, raporun temennî ve teklîfi ile berâber heyʼet-i umûmiyesiyle tasvîb ve icrâsı şeklinde ise heyʼet-i umûmiyesi kabûl edilebilir. Fakat eğer iʻtirâz olunan mâddeler varsa karâra geçmelidir. Farazâ bun-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=