HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2398 Hakkı Şinasi Paşa: "-Vilâyetin müessesâtı vilâyet [151] tarafından idâre olunacak, yetişemezse merkez-i umûmî yetişir. Yapacağı işi kazâ, vilâyet merkezine, vilâyet merkezi de merkez-i umûmîye sormağa ve oradan verilecek emre itâʻat etmeğe mecbûrdur. Yeni nizâmnâmede bunların hepsi mu- sarrah". Reîs: "-Remzi Beyefendi'nin teklîfi vechile raporların bir kül olarak kabûlünü reʼye koyuyo- rum, efendim. Kabûl buyuruluyor mu? (Muvâfık sesleri) Şu hâlde mâlî raporu heyʼet-i umûmiyesiyle kabûl edenler lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim. İdârî raporu kabûl bu- yuranlar da lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur. Şimdi merkez-i umûmînin icrââtını gösteren rapor ikiye taksîm edilmişdi. Mâlî ve idârî olmak üzere… Her iki raporun heyʼet-i umûmi- yesini reʼye koyuyorum. Bunun kabûlü demek, merkez-i umûmînin tebriʼesi demekdir. Kabûl buyu- ranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olunmuşdur, efendim". Âkil Muhtar Bey: "-Şimdi bir büdce mesʼelesi vardır, efendim. Senenin ortasına geldik. Bundan evvelki kongre bize eski büdceye göre hareketimiz hakkında müsâʻade buyurmuşdu. Şimdi ya yeni bir büdce yapılmak yâhûd eskisine devâm edilmek lâzımdır. Fakat eskisine devâm edilirse bazı mâd- delerin ilâvesi lâzımdır. Biz şöyle iki mâdde teklîf ediyoruz: 1-1342 [1926] senesi meclis-i umûmîsinin inʻikâdına kadar sene-i sâbıka büdcesine göre mak- bûzât ve teʼdiyât icrâ edilir. 2-Alelâde büdceden inde'l-hâce ihtiyârına lüzûm görülecek fazla-i masârıfâtın fevkalâde büd- ceden tesviyesine merkez-i umûmî meʼzûndur". Remzi Bey: "-İkinci mâddeyi lütfen îzâh buyursunlar. İyice anlayamadım". Muhâsebeci Bedri Bey: "-Âdî büdcede mevzûʻ-ı bahis kadrodur. Bir de posta ve telgraf masâ- rıf-ı umûmiyesine taʻalluk eden fasıllar vardır. Merkez-i umûmînin Ankara'ya nakli dolayısıyla heyʼet-i merkeziye belki kadroda tebeddülât yapacakdır. Kadro için fazla bir şey vermek îcâb ederse bunu vermeğe meʼzûniyet salâhiyetini almak üzere fevkalâde büdceden açığın inde'l-hâce tesviyesine meʼzûn olması iktizâ eder. Alelâde büdcenin bu fıkrası maʻrûzâtımı teʼmîn içindir". Remzi Bey: "-Merkez-i umûmîmize intihâb edeceğimiz heyʼete tamâmıyla iʻtimâd ederiz. Fa- kat bu şerâit altında sanki büdce yapılmamakdadır. Bunun büdce kavâʻidiyle taʻdîlen kabûlünü teklîf edeceğim. Yani ya diyelim ki merkez-i umûmî önümüzde[ki] sene büdcesiz faʻâliyetde bulunacakdır yâhûd büdce kavâʻidine büdcemizi tevfîk ederek merkez-i umûmî fevkalâde büdce bir misline kadar fazla sarfiyât icrâsına meʼzûndur diyelim". Bedri Bey: "-Efendim, bu şekl-i zarûretin ilcââtından ileri gelmişdir ve [1]342 [1926] senesi meclis-i umûmîsinin inʻikâdına kadar devâm edecek bir hâldir. Burada dâire-i merkeziye cemʻiyetin mâlıdır. Fakat Ankara'da istîcâr edilecek binâya şübhesiz kirâ verilecekdir. Sonra binâ inşââtı vardır. Orada depolar, hangarlar vesâire yapılacakdır. Yani âdî büdceye kirâ, inşâât da dâhil olacakdır ki, bunların ne tutacağını şimdiden tahmîn etmek mümkün değildir. Sonra Hastabakıcı Mektebi de tevsîʻ edilecekdir. Bunun masrafını tahmîne imkân yokdur". Âkil Muhtar Bey: "-Zannederim Remzi Beyefendi'nin teklîfi kâbil-i tatbîk ve doğrudur. Ben de iştirâk ediyorum. Bir muhârebe vukûʻunda sıfrü'l-yed [152] bulunmamak için inşââtdan ziyâde nakde ihtiyâc vardır". Celâl Sâhir Bey: "-İʻtimâdınızı hâiz olacak bir heyʼet-i merkeziyeyi bir misli, iki misli diye kuyûdâta tâbiʻ tutmayalım. Îcâb eder hayır için dört katını yaparlar, sarf ederler, zamân gelir hiç sarf etmezler". Remzi Bey: "-Bendenizce o cihet vârid değildir. Yalnız mâdemki formül yapmışız, muvâzene, büdce nizâmı şudur. Salâhiyet için iki mâdde de ilâve ediyoruz. Demek ki büdce ile uğraşıyoruz. Mâ-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=