HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 5

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 49 2401 Reîs: "-Paşa hazretleri çok mühim bir noktaya işâret buyurdunuz. Bu husûsu merkez-i umûmî nazar-ı dikkate alacakdır". Reîs: "-Hakkı Şinasi Paşa hazretleri iki yüz lira teklîf etmişlerdi. Birçok rüfekâ-yı muhtereme üç yüz lira olarak teklîf ediyor. Evvelâ üç yüz lirayı kabûl edenler el kaldırsın. (Eller kalkar.) Tedkîk heyʼeti aʻzâlarına üçer yüz lira tazmînât iʻtâsı kabûl edilmişdir, efendim. Hakkı Şinasi Paşa hazretlerinin bir takrîrleri daha vardır: 3-Cemʻiyet tarafından teʼsîs edilen Hastabakıcı Mektebi talebeleri için görülen lüzûm-ı katʻî üzerine mübâyaʻa edilen ve beheri on altı liradan yirmi sâʻatin bedeli olan üç yüz yirmi liranın mer- kez-i umûmî veznesinden teʼdiye edilerek mezkûr sâʻatlerin mektebin hâtıra-i teʼsîsi olmak üzere tâliblere ihdâsını teklîf ederim". Hakkı Şinasi Paşa: "-Yani maʻâşlarından kesiyorlar. Bendenizin istediğim bu sâʻatlerin üç yüz yirmi liradan ibâret esmânının tesviyesiyle sâʻatlerin tâlibâta hediye edilmesidir". Fazlı Necib Bey: "-Devâm eden tâlibâtdan muvaffakiyet gösterenlere âtiyen mekteb, mükâfât verir, verecekdir. Fakat onların hüsn-i devâm ederek şehâdetnâmelerini ahza istihkâk kesb etmeleri lâzımdır. Şimdiden sâʻat bedellerinin verilmesini muvâfık görmem". Neşet Ömer Bey: "-Efendim, bu sâʻat mükâfât olarak tevzîʻ edilmeyecek. Levâzım-ı dersiyeden maʻdûd olmak hasebiyle tevzîʻi lâzım geliyor". Halil Bey: "-Mektebi ikmâl etdikden sonra demirbaş eşyâ olarak kalacaksa bu doğrudur". Reîs: "-Efendim, Hastabakıcı Mektebi'ndeki çay ziyâfeti esnâsında bu mektebin intizâmını he- pimiz nazar-ı şükrân ile gördük. Mektebde bulunan ve cidden şerefli, müşkil bir vazîfeyi öğrenmek üzere oraya giren hanımlar da bilâhare mektebden çıkdıkdan sonra Hilâl-i Ahmer'in hastahânelerinde hizmetlerine devâm edeceklerdir. Tabîʻatıyla her bir hastabakıcının üstünde bir sâʻat bulunmak lâ- zımdır. Bazı rüfekâ, bu sâʻatlerin dâimâ Hilâl-i Ahmer hizmetinde bulunan hanımlara verilmesini teklîf ediyorlar. [155] Hakkı Şinasi Paşa: "-İkmâl-i tahsîl etmez ve terk-i tahsîl ederse sâʻatler alınacakdır, efen- dim". Reîs: "-Bu şart ile bu sâʻatlerin tâlibâta verilmesini ve bedelinin cemʻiyet tarafından tesviyesini kabûl buyuranlar lütfen el kaldırsın. (Eller kalkar.) Kabûl olundu. Mehmed Said Efendi hazretlerinin takrîrini okuyorum, efendim. 3-Türbe civârında vâkiʻ Hilâl-i Ahmer Hanımlar Merkezi'ne heyʼetle gidilmiş idi. Nakış ve işleme ve meşlaʻ gibi nefâis-i âsârı ve intizâmı ve hanımların çalışması nazar-ı şükrânla görülmüşdür. Bunları idâre eden müdür ve hanımların himmet ve gayretleri mûcib-i takdîr olmuş ise de dokuma ve işleme işleriyle meşgûl olan hanımların sıhhatleri derece-i matlûbda olmadığı ve bu da taʻâmlarını hânelerinde yapdıklarından ileri geldiği anlaşılmış olmağla iʻâşelerine muʻâvenet ve Hilâl-i Ahmer tarafından muzâ- heret olunacağı müdürlerinden mütâlaʻa alınarak kongrece tezekkür olunması ve bu müesseseyi biçki ve elbise dikmek gibi umûma tâbiʻbir sûretde gâyeye iblâğını teklîf eylerim, efendim". Mehmed Said Efendi (Elaziz): "-Zâten rüfekâ-yı kirâmın manzûru oldu. Buradaki hanımların ekserîsi vücûdca nâ-tüvân görülüyor. Gıdâlarının noksân olduğu anlaşılıyor. Bundan evvel olan takrîr gibi merkez-i umûmîye havâle edilerek bir karâr verilmesini taleb ederim".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=