HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 53 2574 Çocuk hastalıkdan değil, bakımsızlıkdan ölüyor. Çocuğunu doktora veya bir muʻâyenehâneye götürmeği unutma! Rahm-i mâderde telkîh vâkiʻ olup cenînin neşv ü nemâsı başladıkdan sonra vâlide, millet ve memleketin müşterek sermâyesinin tevdîʻ edildiği [276] bir şefkat sandığı hükmündedir. Bu sermâye dokuz ay, on günlük bir vaʻde ile heyʼet-i ictimâʻiyeye sağ ve sâlim teslîm olunmak îcâb eder. Bu zamânda vâlidenin, bu vedîʻaya karşı ne kadar mesʼûl ve sâdık kalması îcâb eder ise heyʼet-i ictimâʻi- yenin de o vâlideye karşı bir takım vezâif-i mütekâbilesi mevcûddur. Bu vezâif fakîr olanları himâye etmek, zaʻîf olanları beslemek, iş görmek mecbûriyetinde ka- lanlara haml ile mütenâsib işler tevdîʻ etmekden ibâretdir. Çocuk sâlim ve âfiyetde olarak âlem-i hâricîye çıkdığı gün millî sermâye olan nüfûsunun vâ- ridât hânesine kaydolunur. Bu hânedeki aded yekûnu ne kadar kabarık olursa, servet-i milliye o nis- betde hâkim olacakdır. Bunun için her yerde meccânî çocuk doğum mahalleri, vilâdethâneler teʼsîs edilmeli ve ehliyet- li kâbileler yetişdirilmelidir. Maʻatteessüf bizde doğan çocukların hemen nısfı ebelerin dikkatsizliği, câhilliği yüzünden gâib olmakdadır. Birçok yavrular sağ ve sâlim doğdukları hâlde 1-2 sâʻatden 1-2 haftaya kadar telef olmalarına ne ebe ve ne de anneler hiçbir sebeb gösteremezler. Doğan her çocuk fennin usûl ve kavâʻidine göre bakılmak, büyütülmek lâzım gelir. Binâena- leyh vâlidelere çocuk bakma ve büyütmenin en basît esâsı ve kavâʻidi öğretilmeli ve bu husûsda ser- best konferanslar verilmekle berâber kız mekteblerinde tedrîs edilen hıfzıssıhha derslerinde bu bahse âid amelî kısımlara ayrıca ehemmiyet verilmelidir. Biz, yavrusunun her ağlayışında kemâl-i şefkat ve cehâletle ağzına meme ve emzik uzatan anneler yerine, onun altını ıslatması, elini, kolunu bağlamak sûretiyle harekâtı tahdîd edilmesi gibi esbâbı düşünecek anneler görmek isteriz. Birçok kimselerin hammâmdan, yıkanmakdan kaçmaları ve sık sık banyo etmemelerine, hep annelerinin küçüklükde hammâmlarda kızgın su ile vücûdlarını haşlamaları sebeb olmuşdur, diyebiliriz. Zavallı anne! Yavrusunun cildindeki kir ve pisliklerin iki haftada, ayda bir hammâmdaki haş- lama suyu ile geçeceğine kâildir. Her gün ılık ve soğukça banyoya sokmak sûretiyle kirin terâküm etmemesine gayret etmek aklına gelmez. Çocuk, insân numûnesinin bir minyatürüdür. İnsânın hoşuna gitmeyen bütün şeylerden çocuk da nefret eder, hoşlanmaz. O, duyduğu fenâ hisleri muhîtine ancak ağlamak sûretiyle ihsâs eder. Ya altı ıslanmış sıcak teʼsîriyle idrâr, cild-i rakîk ve şeffâfını yakmakdadır veya pislenmişdir. Kezâ ta- hammürât ve taʻaffünât ile bîzâr olmakdadır veya eli, kolu, ayağı bağlanmışdır, serbest harekât yapa- maz. İrâdesi, hürriyeti selb edilmişdir. Hattâ kapalı bir odada fenâ bir havâ ile muhât olan yavru açık havâya olan aşkını yine ağlamak sûretiyle ifhâm etmek ister. Sağlık; yolunda bakımdan, yolunda beslemekdendir. Loş, basık, havâsız bir odada büyüyen çocuk ile açıkda, güneş ziyâsı altında ve çiçek bâğçeleri içinde yaşayan çocuğun hissiyâtı bir olamaz. Çocuk âlem-i hâricîye çıkdığı [277] günden iʻtibâren güzellik, temizlik ve sıhhat ü âfiyetin meclûbudur.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=