HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 55 2663 7-Çocuk zaʻîf, cılız, küçük doğar. İntânâta müsâʻid bir bünyede olup vezni [348] artmaz, cüce kalır, uʻcûbe gibi bir şeydir. Bu gibilerinde frenginin hâricde hiçbir tezâhürü olmayabilir. Bazı memleket nüfûsunun 1800'den 1910 senesine kadar nasıl çoğaldığını gösteren cedvel Milyon Hesâbıyla Avrupa-yı Rusî 35 45 68 92 - Avusturya 25 29 34 40 49 İtalya 17 21 25 30 34 İspanya 10 11 15 17 19 Cemâhîr-i Müttefika-i Amerika 5 12 31 62 92 HAZIM MESʼELESİ Muharriri: Doktor Ali Paşa Hazmın Fizyolojisi Cihâz-ı hazmî, efʻâl-i hayâtına ve teşekkülât-ı bedeniyenin teʼmîn-i devâmına muktezî ve kâbil-i temessül olan ağdiyeyi hücerâtımızın massedebileceği mevâdda kalb etmeğe hizmet eder. Hazım da intizâmıyla erbâb-ı iʻtidâlin nisâb-ı saʻâdetini teʼmîn, ihtilâliyle sıhhatimizi tehdîd eden bir mücâdele-i nefsiyedir ki, tarz-ı cereyânından ekseriyetle haberdâr olmadığımız hâlde efʻâl-i hikemiye ve kimyeviyesiyle uzviyetimize muktezî anâsırın muʻâmele-i istiʻvâzı teʼmîn ve ikmâl edilir, yedik- lerimiz de vücûd[d]a sindirilir. Esâsen bu mesʼele oldukça muhtelitdir. Çünkü bir tarafdan hâricden tedârük edilecek gıdâlar, diğer tarafdan cihâz-ı hazmînin mevâdd-ı mezkûre üzerinde ihdâs edeceği tahavvülâtın ve hazmedi- len mevâddın deverân-ı deme intikâl veya imtisâsının, mâ-hasal cihâz-ı hazmînin lüzûmsuz ve gayr-ı kâbil-i temsîl olan şeyleri defʻ u tardının mütâlaʻasıdır. Ağdiye Uzviyet-i beşeriye karbon, azot, müvellüdü'l-mâʼ, müvellidü'l-humûzadan mürekkeb bulunmak hasebiyle gıdâlarımızda mevâdd-ı mebhûseyi muhtevî bulunmak iktizâ eder. Evsâf-ı mezkûreyi tamâmıyla câmiʻ olan da şîr-i mâderden başka bir şey değildir. Ekseriyetle yediğimiz şeyler anâsır-ı mezkûreyi ihtivâ etmemekle bu noksânı tazmîn ve ic- timâʻıyla tâm bir gıdâ teşkîline ve ihtiyâcımızı teʼmîn edecek mevâddın tedârüküne mecbûr oluruz. Bu gıdâ-i yevmîye, zâyiʻât-ı uzviye ve ihtirâkât-ı zâideyi îcâb eden mesâʻînin sarfına mecbûr olduğumuz zamânlardaki usûl-i tegaddîyi de terfîk etmelidir. Ağdiye evvelâ, başlıca numûnesi albümin denilen yumurta akı, etin lifi, legümîn veya sebzîn denilen zülâl-i nebâtî ve kazeinden (peynir) ibâret olan mevâdd-ı zülâliye veya azotiyeye,
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=