HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 56 2711 Miʻâ-i isnâ aşerin gıdâ-i muhâtîsinde bulunan gudedin (brunner) ifrâz etdiği mâyiʻ usâre-i miʻ- deviyenin hâmizıyetini izâle eder. Usâre-i pankreasiye de berrâk, lüzûcî ve kalevî olup ve hemen yirmi dört sâʻatde 350 gram olmak üzere sûret-i dâimede ifrâz olunan bir mâyiʻdir ki, bu da hazım başlayınca fazla gelmeğe başlar. Bunun derûnunda pankreatin denilen ve amilopsin, tripsin ve ste- apsin nâmında üç muhammire kâbil-i tefrîk olan bir muhammir-i uzvî bulunur. Bunlardan birincisi mevâdd-ı nişâiye üzerindeki pityalinin noksânını, ikincisi mevâdd-ı zülâliye üzerinde pepsinin nok- tâsını, üçüncüsü de şühûmun taʻayyününü yani yağları gâyet küçük katrelere bi't-taksîm beşere-i muhâtiye-i emʻâdan geçerek zügâbât-ı miʻâiyede bulunan evʻiye-i keylûsiye tarafından imtisâsını teʼmîn eder. Emʻâ-i rakîka (lieberkuhn) guddelerinin ifrâz etdiği usâre-i miʻâiye (invertin) nâmıyla muhtevî bulunduğu muhammirin teʼsîriyle kamış şekerini glikoza ve nebülöze tefrîk eder. Usâre-i mezkûre de berrâk ve mebzûl olup bazı infiʻâlât-ı nefsâniye ve müshilât-ı milhiyeyi müteʻâkib vefretle ifrâz olunan ve ishâle bâdî bir mâyiʻdir. Usâre-i safrâviyeyi usâre-i miʻâiyeden sonra zikretmek isteyişimiz usâre-i mezkûrenin fiʻl-i ha- zımda hüküm ve teʼsîri hemen hiç menzilesinde bulunmasına mebnîdir. Sıfru'z-zevci kıvâmlı, sarıca renkli, acı sonra tatlı taʻmda karaciğerin sûret-i dâimede ve mebzûlen hattâ 1.200'den 1.300 grama kadar ifrâz etdiği bir mâyiʻdir. Huveysal-ı safrâvîde ihtiyâten müterâkim bulunup keymusun miʻâ-i isnâ aşere devrinden biraz sonra miʻâ-i mezkûra akmağa başlar. Bunun 1.000 hacminde 850'si sudan ibâretdir. Bakıyyesi taurokolat, glikolat du sud nâmındaki emlâh ile küûl sınıfından bir mâdde-i süfli- yenin taht-ı teʼsîrinde biliverdine istihâle eden bilirübin, kolesterin ve muhâtdan ibâretdir. Keymusun miʻâ-i isnâ aşere mürûrundan sonra imtisâsa hizmet eden gışâ-i muhîtînin hall ü defʻine ve bu sûretle beşere-i muhâtiye hücerâtının teceddüdüne hizmet etdiği zannolunur. Mevâdd-ı gâita ile ihtilâtı tefessühü mâniʻ olup gâitâna koyu bir renk verir ve emʻâya insibâbı kesilince mevâdd-ı gâita rengini zâyiʻ ederek ağarır ve aynı zamânda râyiha-i kerîhe neşreder. *** İmtisâs Hazmın gâyesi imtisâsdır. İşte cihâz-ı hazmîde tamâmıyla dûçâr-ı tagayyür olan mevâdd-ı gı- dâiye [390] kana geçer ve bu sûretle idâre-i bedeniyenin nukât-ı muhtelifesine bilâ-intikâl ensicemi- zin tegaddîsine hizmet eder. Fiʻl-i imtisâs da bir takım şerâit-i hükmiye ve hayâtiyeye tâbiʻdir. Şerâit-i hükmiyeye intişâr, yani bazı ecsâmın bulunduğu muhîte dağılıp yayılması ile hulûl, yani bir gışâ ile ayrılan iki mâyiʻin yekdiğere karışması girer. Şerâit-i hayâtiyeye gelince; bu tamâ- mıyla cihâz-ı hazmînin vech-i dâhilîsini setr eden gışâ-i muhâtînin intisâcına tâbiʻdir. Bazı hücerât-ı imtisâsa müstaʻsî ve mukâvim ve bazıları da meyyâldir. Bu vazîfe ince bağırsakların gışâ-i muhâtî- sine ve be-tahsîs gışâ-i mezkûr sathında bî-had ve hesâb merkûz bulunan zügâbâta yani cüzûr-ı sâbi- haya âiddir. Zügâbât-ı mezkûrenin pek çok evʻiye-i demeviye ve lenfâiye ile ârâste bulunması fiʻl-i imtisâsın iki tarîkle yani verîd-i bâb ve evʻiye-i lenfâiye ile olacağını anlatır. Evride (siyâh kan damarları), suyu, emlâhı, şekerleri ve peptona inkılâb eden mevâdd-ı zülâli- yeyi masseder. Mevâdd-ı mezkûre zügâbâtın evride-i şaʻriyesine (kıl gibi damarlar) geçdikden sonra doğruca verîd-i bâba ve oradan da kebede sevk olunur ve orada bir nevʻ süzgeçden geçerler. Bunlar-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=