HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 56 2731 MUKTEBESÂT Hilâl-i Ahmer Hastabakıcı Mektebi Fransızların "hastahâne bakıcısı" dedikleri çok kıymetli ve çalışkan kızların adını biz, nedense vaktiyle "hastabakıcı" diye tercüme etmişiz. Bugünkü medeniyet âleminde bu dersi ve hars görmüş muhterem kızlar "yalnız hasta bakmak" ile kalmıyorlar. Avrupa'da ve Amerika'da şu son senelerde pek ziyâde inkişâf etmiş ve bin bir fâidesi görülmüş olan yüksek tıbbî-ictimâʻî işlerin hepsinde de iş başında bu genç ve bilgiç kızların çalışdıkları görülüyor. Tezgâhlara ve fabrikalara hıfz-ı sıhhati sokan, gebe kadınlara kendi evlerinde, hastahânelerde bakan, mektebdeki çocukların sıhhatini koruyan, fen ve ilim laboratuvarlarında en ince fen ve bilgi işlerini başarıp gören, yeni doğmuş yavrulara bakan, tımârhânelerdeki delilerin ve dârülacezelerdeki maʻlûllerin ve ihtiyârların derdlerini çeken, serîriyâtlarda hastaya, tabâbete, tabîbe ve herkese hizmet eden, ev ev gezip sârî hastalıklara tutulmuş olanları, veremlileri arayıp bularak hem hastaya bakan hem de hastalığın âile içine ve her tarafa yayılmasının önünü alan, çiçek aşısı ve daha türlü türlü aşıla- rı yapan, köyleri ve köylüleri hıfzıssıhhatin terakkîlerinden ve tedbîrlerinden haberdâr eyleyen, içinde yaşadıkları cemʻiyete bin bir iyilikleri dokunan ve medenî bir cemʻiyet içinde ictimâʻî ve hassâs bir "hemşîre", bir "Meryem", bir "müstahlis" vazîfesini gören, hep bu beyâz ve zarîf gömlekli, ince duy- gulu ve yüksek terbiyeli hanımlardır. Dünkü Sırbistan'ın bile muhtelif şehirlerinde on beş kadar türlü türlü hastabakıcı mektebleri teʼsîs edildiği hâlde biz Hilâl-i Ahmer'imizde Doktor Ziya Nuri ve Hakkı Şinasi Paşaların mütemâdî ikdâm ve gayretleri ile tamâm on beş yılda ve birçok didişme ve uğraşmalardan sonra ancak en basît bir Hastabakıcı Mektebi'nin nizâmnâmesini, kadrosunu, büdcesini ve idâre tarzını tesbît edebilmiş- dik! Yenibahçe Hastahânesi'nin muhterem sertabîbi ve Hastabakıcı Yurdu'nun müdürü azîz dostum Ömer Lütfi Bey beni telefonla Hilâl-i Ahmer Hastabakıcı Mektebi'nin imtihânlarında mümeyyiz ola- rak bulunmağa daʻvet etdiği zamân, nihâyet on beş sene cidâlin fiʻlî bir semeresini görmek gibi samîmî bir sevinç ile Aksaray'daki Hilâl-i Ahmer Hastabakıcı Evi'ne koşdum. [407] Mektebi, hiç de bu iş için yapılmamış olan bir binâya yerleştirmek husûsunda arkadâşı- mın sarf eylediği gayreti, ihrâz etdiği muvaffakiyeti gıbta ve takdîr ile seyretdim. Biraz sonra mümeyyizler heyʼetinin önünde iftihâr hissi verecek yeni bir ufuk açıldı. Birçoğu Türklüğün en mütevâzıʻ ve en mahrûm muhîtinde yetişmiş olan bu çok terbiyeli ve râbıtalı hanım kız- lar, tertemiz elbiseleri, elbiseleri kadar derdest ve fırsat-bahş maʻlûmâtları ile bizi son derece memnûn ve mütehassis etdiler. Gülhane İlim Ocağı'nın en müşkil-pesend hocalarından Doktor Abdülkadir Bey genç hastaba- kıcı talebelere sorduğu güç ve ağır suâllere müfîd, vâzıh, münakkah cevâblar alıyor idi. Teşrîhi, fizyolojiyi, bakteriyolojiyi, hıfz-ı sıhhati, hikmet ve kimyâyı okumuş ve hasta bakım usûllerini pek iyi öğrenmiş olan bu Türk hanım kızlarının çok az müddet zarfında görüp öğrendikleri, bildikleri ve yapdıkları şeyleri bu kadar yakından görüp takdîr etdikden sonra kızlarımızın müstesnâ ve yüksek kâbiliyetleri hakkındaki ümîdlerimiz ve nîkbînliklerimiz kat kat artdı. Önümüzde açılan sâha büyük Fikret'in dediği gibi tamâmı tamâmına "bir yeni ufk-ı meşhûd" idi. Hilâl-i Ahmer Hastabakıcı Mektebi'nin sevimli ve çalışkan talebelerine, sâhibleri hastahâne koğuşlarında ve hasta başında, öğleden sonraları da evin mini mini dershânesinde hem-cinslerine

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=