HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 57 2754 dır. Âileler arasında mevcûd frengililer de bu hesâba ilâve edilecek olursa yekûnun pek kabardığı görülecekdir. Bugünkü frengi bütün tıbbî şuʻbeleri kucaklamışdır. Bütün mütehassıslar onun muhtelif şekillerini görmekdedirler. Belsoğukluğu teʼsîrâtı iʻtibârıyla muʻayyen bir sâhada icrâ-yı hüküm eder. Fi'l-vâkiʻ akâmetin asl u esâsı, sebebi yüzde doksan o olmakla berâber frenginin ırkın esâsı bünyesinde yapdığı müdhiş tahrîbâtı yapmaz. Frengiden vefeyât, istatistik cedvellerinde görülmüyor. Frengi başka hastalıkların etiketleri arasında hakîkî çehresini göstermiyor. İstanbul'da 1337 senesinde verem vefeyâtı 2.652 olduğu hâlde frengi vefeyâtı 47 olarak kaydediliyor. Diğer senelerin istatistik cedvellerinde frengiden vefeyâtın ismi bile yokdur. Frengi illeti nuhâʻ-ı şevkî, dimâğ, karaciğer, akci- ğer, pankreas hastalıkları nâmı altında onların melekesiyle görünüyor. Kendi hakîkî sîmâsını görmek pek güçdür. Fi'l-vâkiʻ istatistik cedvellerinde emrâz-ı asabiye, [423] emrâz-ı cihâz-ı deverâniye, emrâz-ı cihâz-ı teneffüsiye, kebed, tıhâliye, pankreasiye nâmı altında vefeyât görüyoruz. Bunların yüzde el- lisinin frengiye âid olduğunu kabûl edecek olursak bu hastalıklardan 1337 [1921] senesinde vefât edenlerin umûmu 8.689 olmasına nazaran 4.343 kişi frengiden vefât etmiş demekdir. Fakat istatistik cedveli bize 47 adedi gibi pek asgarî bir aded göstermekdedir. Bu da yalnız 1337 [1921] senesindedir. Diğer senelerde frengi vefeyâtı kaydedilmiyor. Acabâ bu kadar sene zarfında memleketimizde frengiden hiç kimse vefât etmedi mi? Maʻatteessüf birçok vakʻalar başka teşhîslerle sahneye çıkıyor. Hakîkî teşhîsi dâimâ kapalı kalıyor. Senelerce frengili olduklarını bilmeyen ne kadar hastalar gördüm. Öyle vakʻalar gördüm ki, şâyân-ı taʻaccübdür. Emrâz-ı zühreviyeden ikincisi de bel- soğukluğudur. Bu neslin imhâsına sebeb olan bir hastalıkdır. Fakat iyi bakılır ve vaktinde tedâvî edi- lirse pek kolaylıkla da kesb-i şifâ edebilir. İyi oldukdan sonra neslin üzerinde tahrîbkâr teʼsîri yokdur. Burada şimdi frenginin yapdığı tahrîbât görülsün. Her gün sahneye başka kıyâfetle çıkar. Yap- dığı makyaj her şahısda başkadır. Senelerce tedâvî edilen âdî bir hastalığın sonunda frengi olduğu tahakkuk eder. Şifâsı bir türlü elde edilmeyen bazı hastalıkların frengi olduğu anlaşılır. El-hâsıl her hastalığı taklîd edebilir. Şimdi anlatacağım müşâhedeler, frenginin ne gibi kıyâfetlerde göründüğünü size gösterecekdir. Müşâhede 1 … Bey, Diyarbekirli Bu zât uzun müddetden beri kendisini mütemâdiyen izʻâc eden romatizmadan muztarib olarak bana mürâcaʻat ediyor. Fi'l-vâkiʻ hasta günden güne zaʻîflemekdedir. Dehşetli evcâʻı var, baldırları ağrıyor. Başağrıları geceleyin kendisini pek muztarib ediyor. Diyarbekir'de kendisine zaʻîf olduğu için uzun müddet bio-plasenta kuvvet şırıngaları yapılmış. Fi'l-vâkiʻ biraz iyileşmiş. Fakat muʻdil ağrıları ve kemiklerindeki ağrılar azalmamış. Muʻâyenede şâyân-ı ehemmiyet olarak hadeka teʻâmü- lünün zaʻfiyeti nazar-ı dikkatimi celb etdi. Kan aldım. Wassermann + + + + dört zâid müsbet netîce verdi. Müşâhede 2 H. Bey Sanʻatı: Meʼmûr Hasta şöylece arz-ı hâl ediyordu: "-Doktor, senelerden beri tabanımın altında gayr-ı kâbil-i tahammül bir kaşıntı, baldırlarım- da beni kudurtacak derecede şiddetli ağrılar var. Bunu uzun senelerden beri çekiyorum. Çakıl taşı gibi yanıyor. Romatizma dediler. Kaplıcaya gitdim, birçok ilâclar verdiler, aldım. Bir akşâm yatak

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=