HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 50 2462 fen bulaşık bir mikrob veya zehir dahi bulunsa havâ-yı nesîmînin cereyânları, kudretleri arasında çok kere harâb olup dağılacakdır. Garbda ise hayât-ı ictimâʻiyenin eğlenceli safahâtı hep kırlarda, bâğçe ve parklarda geçmekde- dir. İki ayak topu tepmenin maçını seyretmek bahânesiyle binlerce eşhâsın yaz ve kış açık havâda top- landıkları ve zevk etdikleri görülür. İklîmin pek o kadar müsâʻid olmamasına rağmen burada bütün oyunların, tenis, golf, top oyunları ilh. âdetâ halkı açık havâda yaşatmak, sâf havâyı teneffüs etdirmek pahâsına îcâd edildiklerini zannedersiniz. Fi'l-hakîka da öyledir. Hattâ sporlardan kürek çekme, yüz- me, atlama ve koşma gibi şeyler de hep açık havâ düstûru esâsâtına tatbîkan teʼsîs edilmişdir. Mevsimin bütün müsâʻid günlerinde sinema, tiyatro gibi eğlence mahalleri de açık havâda devâm eder. Bilhâssa Amerika'da kır tedrîsât ve eğlenceleri pek meşhûrdur. Çocukları himâye eden bütün müessesât ve cemʻiyetler son senelerde hep bu düstûru esâs ittihâz etmişlerdir. Buralarda kışın karlı günlerinde bile birçok bebeklerin arabaları içerisinde iyice örtüldükleri hâlde bir bâğçenin sâkin bir köşesinde mışıl mışıl uyuduklarını ve tabîʻatın sâf havâsından istifâde etdikleri görülür. Bunlar mürebbîleri himâyesinde günün birkaç saʻatini burada geçirmek mecbûriyetindedirler. Bu yavruların akşâma hastalanacaklarını düşünen bizler onların yüzlerinden sıhhat ü âfiyet akdığını ve gün geçtikçe büyü[yü]p serpildiklerini görürüz. Hayâtın mühim bi kısmının uykuda geçirildiğini düşünen sıhhiyûn son senelerde bu husûsda da açık havâ düstûrunu tatbîk etmişler ve pek müfîd netîceler almışlardır. Bugün Avrupa'nın şimâl memleketlerinde bile halk yaz ve kış açık havâda uyumakdadır. Kapalı bir yatak odasının 8-10 sâʻat- lik hayâtını hâricden oda içerisine giren bir zâir pek çabuk hisseder. Böyle bir odanın misâfiri de ilk inşirâhı açık havâya çıkdığı zamân duyacak ve yapdığına nâdim olacakdır. Fi'l-hakîka bilhâssa kış mevsimi yatak odasının pencerelerini açık bırakmak bir iʻtiyâddır. Bu gibi şeylere gelişi güzel alışılamaz. Küçükden, ta bebek zamânımızdan iʻtiyâd edinmek lâzımdır. Bugün açık havâ tedâvîsinin en feyizdâr mahall-i tatbîki sanatoryumlar olmuşdur. Burada günün uzun sâʻatlerinde bütün hastalar yaz ve kış husûsî bir balkon veya verandada merâsim-i mahsûsa ile tedâvî-i tabîʻîye maʻrûz kalarak pek büyük istifâde ederler. Fi'l-hakîka tabîʻatın insân ve zevi'l-hayâta [200] bahşetdiği bu kıymetdâr mâdde bazı hastalıklarda insânların bunca seneler pek büyük mesâʻî ile keşfetdikleri devâlardan daha müessir ve daha âfiyet-bahş gözükmekdedir. Açık havânın bütün inʻâmından istifâde etmek için bazı gûnâ şerâit olduğunu da bilmeliyiz. Havânın toz ve buna mümâsil mevâd ile meşbûʻ olduğu mahallerde bu husûs teʼmîn edilmeme- lidir. Bilhâssa şiddetli rüzgârlarda, rutûbetli zamânlarda, taʻaffünât neşreden mahallerde, mevâdd-ı kimyeviye ve muhnik gazât intişâr eden fabrikalar civârında açık havâdan fâide yerine mazarrat te- vellüd edeceği unutulmamalıdır. Sâf havâ teneffüs etmek için en münâsib mahal, şehirlerde kırlar, park ve bâğçeler ve bilhâssa deniz ve dere kenârlarıdır. Bir yaz günü şehrin bunaltıcı ve yorucu havâsını teneffüs edenlerin vapura binip denize açıldıklarında sâf havânın beden ve rûha yapdığı ânî teʼsîri pek iyi hissederler. İctimâʻî hıfzıssıhhanın açık havâ düstûru bugünkü vâlide ve mürebbîlerimizin genç nesle telkîn edecekleri yegâne mesʼele-i sıhhiyedir. Bütün yetişecek gençler açık havânın fikir, rûh ve bedene olan âfiyet-bahş teʼsîrâtından haber- dâr olacaklar ve tarz-ı hayâtlarını mümkün mertebe burada geçirmeğe sâʻî bulunacaklardır. Her fırsat zuhûrunda her sınıf halk açık havâda çalışacak, yiyecek, gezecek ve yatacakdır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=