HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 50 2464 Şu hâlde tevellüdâtı çoğaltmak için çâre aramakla berâber, ki bu çok müşkil ve muʻdil ve şahsî ve ictimâʻî bir mesʼeledir, daha ziyâde vefeyâtın önüne geçmek lâzım geliyor. Zaʻf-ı tevellüdâtı, nok- sân vefeyât ile telâfî etmelidir. Doğan çocukların yüzde yetmişi, hattâ sekseni ölürse bu hâl memleket için ne azîm felâketdir! Memleketimizde küçük çocuklarda görülen bu nisbet-i vefeyâta mukâbil İngiltere'de 14, İsviçre'de 11, İsveç'de 10, İrlanda'da 9,6 [ve] Norveç'de 9,5 çocuk ölüyor. Eğer küçük çocuklarımız arasındaki bu nisbet-i vefeyâtı yüzde 70-80'den, değil Norveç'deki 9,5, hattâ İngiltere'deki nisbete, 14'[e] indirebilsek nüfûsumuzun her sene ne kadar artacağını bir kere düşünmeliyiz! Memleketimiz bu sâyede her sene fırkalarla asker kazanır. Bundan başka memleketimizde yaşamakda olan, az çok büyümüş bulunan çocukların, büyük adamların da sâir yerlere nazaran ziyâde öldüklerini düşünürsek vehâmet nazarımızda daha fazla tecellî eder. Tevellüdâtın tezâyüdü, vefeyâtın tenâkusu gibi ictimâʻî ve ictimâʻî-i sıhhî mesâilde de mütemeddin memleketlerde tevessül edilen çâreleri taklîd ve tatbîk etmek ıztırârındayız. O memle- ketlerde nüfûsu tezyîd ve vefeyâtı tenkîs için mürâcaʻat edilen birçok usûl ve vâsıtalar var. Evlâdı çok âilelerden daha az vergi alıyorlar. Oralarda üç çocuğu olan âile "çok evlâdlı" addolunuyor. Bizde bu mikyâs daha genişdir ve çocukları üç ve dördü geçen âilelerimiz daha çokdur. Böyle olduğu hâlde bizimkiler heyʼet-i ictimâʻiyeden çocukları için kâfi muʻâvenet görmezler. Bir de çok evlâdı bulunan âileler mesken husûsunda da bazı teshîlâta mazhar oluyorlar. Hiç evlâdı olmayan bir âilenin havâdâr ve güneşli bir meskende ikâmetine bedel beş-altı çocuk sâhibi bir âilenin bodrum ve tavan [202] arası gibi yerlerde oturmalarına cevâz vermek milletin istikbâline göz yummakdır diyorlar. Fazla çocuğu olan bir babanın hizmet-i askeriyesinin azaltılması, çocuğu ziyâde olan meʼmûrların maʻâşlarının, amelenin gündeliklerinin ziyâdeleştirilmesi de mevzûʻ-ı bahisdir. Bunlardan mâʻadâ çocukların tah- sîllerine muʻâvenet gibi tedâbîrin de tatbîki lâzım gelir. Her hâlde Erkek Muʻallim Mektebi Müdürü muhterem İbrahim Alaaddin Bey'in yazdığı ve söylediği gibi bütün memleket müessesâtında âile ve çocuk sâhiblerine âile ve çocukları nisbetinde maʻâş ve ücret zammı yapmak ve maʻâşlarla ücretlerin tezyîdinde bir esâs nazar-ı dikkate almak lâ- zım gelir. Bunu diğer memleketler hattâ şehrimizdeki ecnebî şirketler yapıyorlar. Fazla çocuklu bir amelenin yevmiyesini bile daha fazla vermek esâsı bir takım memleketlerde kabûl edilmişdir. Maʻamâfîh nüfûsun tekessürüne ve vefeyâtın menʻine karşı böyle şahsî muʻâvenetler de kifâyet etmeyip bir takım ictimâʻî teşkîlât, ictimâʻî-i sıhhî bazı kavânîn ve nizâmât da îcâb ediyor. Her doğan çocuk yaşamak hakkına mâlik olmalıdır. Çocuğu yaşatmak için hattâ doğmadan evvel de bir takım tedâbîre ihtiyâc vardır. Şu hâlde iz- divâc hakkındaki kânûnların ve hukûk-ı âile karârnâmelerinin bugün hükûmetimizce yapıldığı gibi en mütemeddin ve en asrî kânûnlara tevfîkan tanzîm edilmesi ve milletimizin öyle asırlarca evvelki köhne ahkâma esîr kalmaması menâfiʻ-i hayâtiyemiz muktezâsıdır. Nüfûs siyâsetinde ıskât mesʼelesini de derpîş etmeli. Henüz cünha olarak gösterilen bu fiʻl, cinâyet addedilmeli ve mücâzât-ı terhîbiyeyi müstelzim olmalıdır. Nüfûs siyâsetinin belki en mühim mesʼelesi hastalıklarla bilhâssa biz etıbbânın belâyâ-yı ictimâʻiye dediğimiz ve çoğu kâbil-i ictinâb ve tevakkî olan emrâz ile mücâdeledir. Bugün bünyemizi kemiren sıtma Avrupa şehirlerinde o kadar nâdirdir ki, sıtmalı bir adamı Tıb Fakültesi'ne gösterebilmek için kliniklerden kliniklere dolaştırıyor- lar. Kara hummâya İskandinavya'da, Almanya'da hemen tesâdüf edilmez. Bugün birçok hastalıklar yalnız kitâblarda kalmışdır. Mücâdele sâyesinde kâbil-i tahaffuz bir takım emrâz-ı sâriye, belâyâ-yı ictimâʻiye birer kitâbe-i seng-i mezâr olmuşdur. Sıtma, verem, frengi, dâʼ-i küûl, belsoğukluğu, kü-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=