HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 58 2812 tutmak ve çabuk halletmek için bunu kongrenin mukarrerâtı meyânından çıkarmalı. Bugün için bir vazʻiyet hâsıl olmuşdur. Bunu böylece geçirmek lâzımdır. Rûznâmenin diğer aksâmı birçok şeylere âiddir. Binâenaleyh açıkdan bir karâr veririz veyâhûd uzatmak ciheti mültezem ise ayrıca bir mâdde tesbît etmek lâzımdır". Gaziayıntab Mebʻûsu Remzi Bey (Tedkik Komisyonu aʻzâsından): "-Efendim, kongre elinde- ki nizâmnâmeyi taʻdîl veya tefsîr edecekse ona göre bir usûl vardır. Binâenaleyh gerek 43 ve gerek 47'nci mâddeler bugün kongrece ne şekilde tesbît edilebilir? Bendenizce taʻdîl mevzûʻ-ı bahis olamaz. Burada araşdırılan mesʼele, birkaç yerden intihâb olunan murahhaslar bir reʼy mi versinler? Esâsen mâdde sarîhdir. Aʻzâ bir reʼy verir diyor. Eğer mâddede kasdolunan muhtelif yerlerden intihâb olunan aʻzânın müteʻaddid reʼy vermesi olsa idi, bu sarâhate lüzûm kalmazdı. Mâdde bunu [teʼyîd] ediyor ki, müteʻaddid yerlerden bir murahhas intihâb olunursa reʼyin adedi birdir. Eğer merkez-i umûmî veya kongre tasvîb etmiyorsa ki, bir murahhas muhtelif yerlerden murahhas olmasın ve üç-beş reʼyi bir zât istiʻmâl etmesin. Bunun için arkadâşımızın söylediği gibi mâddenin taʻdîli lâzım gelir. 47'nci mâdde de yine sarîhdir. Merkez-i umûmî bittabʻ kendi icrââtına mesʼelede reʼy veremez. Bu, tabîʻîdir. Zâten bunun taʻdîli mevzûʻ-ı bahis olmaz. Bu böyle oldukdan sonra kendi icrââtına taʻalluk [eden] mâddelerde hasr ve tahdîd yokdur. Reʼyini beyân edebilir. Eğer mâddelerin taʻdîline ihtiyâc hâsıl olacaksa nizâ[mnâ]me-i dâhilîmizin ve esâsımızın da taʻdîli lâzım gelir. Orada diyor ki: Böyle bir taʻ- dîl mevzûʻ-ı bahis ise teklîf olunur. Sülüsân ekseriyetle bu taʻdîlin müzâkeresi kabûl olunur ve iʻlân edilir. Taʻdîl ancak ikinci kongrede mevzûʻ-ı bahis olabilir. Binâenaleyh bendenizce bu kongrede kısa keserek aʻzâ kaç yerden intihâb olunur ise olunsun, bir aʻzâ bir reʼy verir diye kabûl edelim. Sonra merkez-i umûmî kendisine taʻalluk eden mevâddan mâʻadâsında tabîʻatıyla reʼy sâhibi- dir. Reʼylerini istiʻmâl ederler". İzmir Mebʻûsu Mahmud Celâl Bey (İzmir Murahhası): "-Paşam! Bendenizin söylemek istedi- ğim şeyi arkadâşlarım îzâh etdiler. Binâenaleyh lakırdıyı uzatmamak için mesʼûl ibrâsına âid mesâil- de sâhib-i reʼy olması şimdiye kadar kabûl edilmemiş bir işdir. Yani böyle bir usûl mevcûd değildir. Binâenaleyh kendi işlerine taʻalluk eden mesâilde reʼye iştirâk etmeyecekleri esâsını kabûl ederek diğer husûsâtda reʼy sâhibi olmalarını kabûl etmek lâzımdır. Arkadâşlar bu noktayı işâret ederek mü- dâfaʻa etdiler. Bendeniz de aynı fikirdeyim. Sonra müteʻaddid yerlerin temsîl edilmemesi teklîfi de vardır. Bunun için de meclisde bir teʻâ- mül vardır. Bir zât birkaç yerden intihâb olunduğu takdîrde hangi mahalli tercîh ediyorsa o mahallin mebʻûsluğunu, vekâleti veya murahhaslığını tercîh etdiğini beyân eder. Eğer vakit müsâʻid ise diğer mahallerden [470] başkaları celb edilir. Değil ise bir reʼy sâhibi olarak kalabilir. Maʻa-hâzâ bir zâtın yalnız bir yeri temsîl etmesinde bendeniz bir fâide-i maʻneviye de görmekdeyim. Hiç olmazsa ma- hallinden murahhas celb edilerek o muhîtin efkâr ve mütâlaʻâtına daha ziyâde vâkıf oluruz. Kezâlik kongre mukarrerâtını sühûletle muhîtine ismâʻ edebilir. Binâenaleyh arkadâşların mütâlaʻâtını teʼyîd sadedinde arz-ı maʻlûmât ediyorum. Merkez-i umûmî aʻzâlarının kendilerinin zimmetlerinin ibrâsına âid müzâkerâtda reʼye iştirâk etmemeleri lâzımdır. Bir murahhasın da yalnız bir yeri temsîl ve bir reʼy sâhibi olması lâzımdır". Reîs: "-Efendim, daha serîʻ ve müsbet netîceye varmak için arkadâşlar takrîr verseler daha iyi olur". Çorum Mebʻûsu Doktor Mustafa Bey (Merkez-i Umûmî Aʻzâsı): "-Efendim, kongrenin nasıl teşekkül etdiğini buradaki otuz birinci mâdde yazıyor. (Mâddeyi aynen okudu.)
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=