HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 58 2815 [472] Remzi Bey: "-Efendim, müsâʻade buyurulursa bir-iki kelime arz edeceğim". Reîs: "-Buyurunuz efendim". Remzi Bey: "-Efendiler! Eğer arkadâşımın mevzûʻ-ı bahis etdiği gibi birkaç yerden intihâb olunan bir murahhas yalnız bir yerin intihâbını kabûl ve tercîh ederse mesʼele şu olacakdır: Kabûl olunmayan diğer yerler yeniden murahhas intihâb edecekler ve bi'n-netîce kongremiz biraz bekleyecekdir. Bendeniz arkadâşımın teklîfinden bunu hissetdiğim için takrîrimi arz etdim. Esâ- sen mâdde sarîhdir ve birkaç yerden murahhas intihâb olunamaz diye bir kayıd yokdur. Binâenaleyh intihâb olunabilir ve ancak bir reʼy verir. Bendenizin teklîfim bu husûsdadır. Merkez-i umûmîye ge- lince; onun da reʼyi vardır. Yalnız kendi icrââtına taʻalluk etmeyen husûsâtda reʼyi vardır. Bendeniz takrîrimi bu sûretle îzâh ediyorum ki, ne taʻvîkât ve ne de müşkilât olsun". Reîs: "-Efendim, Faik ve Mustafa Beylerin takrîrleri nizâmnâmeyi taʻdîl mâhiyetindedir". Faik Bey: "-Taʻdîl değil. Nizâmnâme bu maʻnâyı ifâde eder kanâʻatindeyiz". Mazhar Bay (Aydın): "-Efendim, birkaç yerden murahhas intihâb olunabilir diye sarîh bir mâd- de yokdur". Reîs: "-Efendim, evvelâ Faik Bey'in (Tekirdağı) takrîrini reʼyinize arz edeceğim. Diyor ki, mer- kez-i umûmî aʻzâsı yalnız bu aʻzâlık sıfatıyla kongreye iştirâk eder. Başka yerden murahhaslık kabûl edemez. Bu teklîf nizâmnâmeyi taʻdîl mâhiyetinde midir?" Hamdi Bey (Bozok): "-Merkez-i umûmî aʻzâsı başka yerden murahhas intihâb olunabilir diye nizâmnâmede bir sarâhat yokdur, efendim". Hakkı Şinasi Paşa: "-Paşa hazretleri! Her aʻzâ bir reʼye mâlikdir. Heyʼet-i merkeziyenin fikri, heyʼet-i merkeziye aʻzâsının murahhas olamayacağı yolundadır". Reîs: "-Nizâmnâmeye muhâlif değil midir efendim?" Hakkı Şinasi Paşa: "-Değildir efendim". Remzi Bey (Gaziayıntab, Tedkîk Komisyonu aʻzâsından): "-Müsâʻade buyurursanız nizâmnâ- meye muhâlif olduğunu arz edeceğim. Efendim, maʻlûm-ı âlîniz ahkâm bir lüzûm üzerine konulur ve lüzûmsuz hükmü ifâde eden kelime istiʻmâl edilmez. Mâddeyi okurken her aʻzânın yalnız bir reʼyi vardır, diye bir sarâhate tesâdüf ediyoruz. Bu ne demekdir? Zâten bir aʻzânın tabîʻatıyla bir reʼyi var- dır. Bundan anlaşılan netîce şudur ki, eğer aʻzâ müteʻaddid yerlerin murahhası ise yine reʼyi birdir. Eğer müteʻaddid yerlerin murahhaslığını kabûl etmemiş olsaydı o takdîrde bu şekilde yazılma[z]dı ve aʻzânın bir reʼyi vardır denilmezdi". Doktor Mazhar Bey (Aydın Mebʻûsu ve Van Murahhası): "-Meclisde de böyle olduğu hâlde burada başka türlü oluyor!" Celâl Bey (İzmir Mebʻûsu ve Murahhası): "-Mesʼele tenevvür etmişdir, efendim". Reîs Kâzım Paşa: "-Nizâmnâmenin taʻdîli için birçok merâsim vardır. Elli zât tarafından teklîf olunması veyâhûd merkez-i umûmî tarafından bâ-mazbata teklîf olunması ve kabûl edildikden son- ra gelecek sene müzâkere edilmesi nizâmnâmenin taʻdîli mâhiyetinde ise de 46'ncı mâdde de taʻdîl edilecek şekilde değildir. Maʻamâfîh arkadâşlarımız, bu husûsda taʻdîl mâhiyetinde değildir [473] iddiʻâsında bulunanlar daha ziyâde îzâh ve tenvîr ederlerse istifâdeli olur". Hakkı Şinasi Paşa (İstanbul Mebʻûsu, merkez-i umûmî aʻzâsı): "-Paşam, taʻdîli mevzûʻ-ı bahis midir değil midir, bunu reʼye koysanız?" Reîs: "-Efendim, usûle dâir müzâkere cereyân etdi. Bu teklîfe nazaran taʻdîl mâhiyetinde olup olmadığının tesbîti lâzımdır. Nizâmnâme-i dâhilîye muhâlif midir değil midir? Evvelâ bunu kongre

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=