HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 58 2826 umûmiye olarak şöyle bir gözden geçirdik. Ayniyât hesâbını tedkîk etmedik değil. Fakat netîcede anladık ki, ayniyât hesâbının bugün için müsbet ve menfi bir ifâde ile tesbît olunması imkânı mev- cûd değildir. Bu hesâbın tasfiyesi teklîfi nitekim merkez-i umûmînin raporunda da mezkûrdur. Diğer anbâr hesâblarının tasfiyesiyle berâber bir hesâb komisyonuna havâlesini temennî etdik. Hesâb ko- misyonundan maksad tedkîk komisyonu değildir. Bizzât muʻâmelât-ı hesâbiye ile uğraşacak rakam dökecek, defter tertîb edecek, netîcede açık mı vardır, zarar mı vardır, zarar varsa ne mikdârdadır? Bunu tesbît edecek muvazzaf bir hesâb heyʼeti bulunması lâzımdır. Bizim kanâʻatimiz netîceten buna vâsıl olmuşdur. Değirmen mesʼelesinde arz etdik. Muhtelif sebebler dolayısıyla zarar mülâhaza edi- yoruz. Zarar sâbit olursa mikdârıyla berâber tabîʻî ne yapılması lâzım gelirse heyʼet-i aliyye bilir. Sonra altın hesâbı vardır. Altın hesâbı, muhtelif târîhlerde alınmış altın mevcûdu vardır. Bunun bir mikdârı aynen tesbît olunmuşdur. Çünkü bir mikdârın sarfına dâir evrâk-ı müsbete kanâʻat-bahşdır. Fakat bir mikdârının sarfına dâir evrâk-ı müsbete kanâʻat-bahş değildir. Banka hesâb-ı cârîsine altın verilmişdir ve mukâbilin[d]e altın alındığı zikredilmişdir. Tabîʻatıyla biz şimdi arayacağız. Alınan altınlar altın olarak mı alınmışdır? Bunun nereye sarf edildiğini tefrîk edemedik. Evrâk-ı müsbete arasında bu tefrîk zamâna muhtâcdır. Binâenaleyh yapılamadı. Bunu dahi istedik". Mükerrem Bey (Isparta): "-Ne kadardır?" Remzi Bey (Tedkîk Komisyonu'ndan): "-On yedi bin liralık altındır". Şükrü Bey (Beyoğlu): "-Hesâbı görülemeyen mikdâr mı?" Remzi Bey (Tedkîk Komisyonu'ndan): "-Arz edeyim efendim. On yedi bin liradır. 17 bin lira banka hesâb-ı cârîsinden alınmış. Fakat evrâk-ı müsbetesi [483] tefrîk olunmamışdır. Anlamak istiyo- rum ki, altın olarak sarf edilen bu 17 bin lira ne cihetlere sarf olunmuşdur? Şunu da ilâveten söyleye- yim ki, ahvâl-i fevkalâde ve harb dolayısıyla yapılan bazı noksânlar ve teehhurât vesâir karışıklıklar cidden mühim bir sebeb-i maʻzeretdir. Fakat bununla berâber nihâyet encümenler bilhâssa hayırlı bir cemʻiyetin hesâbını tedkîke meʼmûr olan encümeniniz hesâb işlerinde dikkatle hareket etmeği kendisine esâslı bir vazîfe addetmişdir. Onun için varacağımız netîceye göre ahvâl-i fevkalâdedeki zamân ne îcâb etdiriyorsa heyʼet-i aliyyenin karârı o şekilde tecellî eder ve varacağı netîce de bazı zararları ahvâl-i fevkalâde dolayısıyla dahi şâyân-ı tazmîn görüyorsa tazmînine doğru gidilir ki, bu gâyet tabîʻîdir. Üçüncü nokta, anbâr hesâbâtıdır. Eskişehir'de, Ankara'da gerek münâkale dolayısıyla ve gerek sâir esbâb dolayısıyla anbâr hesâbâtı karışmışdır. O derece karışmışdır ki, târîhler arasında fark olduğu gibi vâridât ve masârıf arasında da fark vardır. Yani anbâr idhâlât ve ihrâcâtı arasında fark vardır. Bazen anbâra fazla şey girmişdir. Bazen anbârda noksân şey bulunmuşdur. Bütün bunların tedkîkine iʻtirâf ve arz edelim ki, vakit bulamadık. Sonra bunları tedkîk için evvelâ muvazzaf hesâb heyʼeti tarafından tasfiye edilmesi lâzım gelir ki, baʻdehû encümence tedkîk imkânı bulunabilsin. Binâenaleyh bizden soracağınız nedir? Ne verildi? Ne zarar edildi? Ne kârımız vardır? Bütün bu suâllerin cevâbını vermek için arz etdiğimiz gibi olmalıdır ki, nokta-i nazarımızı tamâmen bildirelim. Binâenaleyh temennî ediyorum. Heyʼet-i umûmiye kabûl buyurursa gelecek seneye kadar muvazzaf bir heyʼet kabûl buyurulsun. Çünkü cemʻiyetin muhâsebesi ancak kendi işleriyle meşgûl olduğundan bunu rüʼyete imkân bulamaz". Kâzım Bey (Tedkîk Komisyonu'ndan): "-Hallolundu efendim. Karâr alındı". Remzi Bey (Tedkîk Komisyonu'ndan): "-İntihâb edeceğiniz tedkîk komisyonunuz netîce hak- kında size katʻî ve kâmil bir fikir verecek vazʻiyete gelecekdir. Demek ki, anbâr hesâbâtı tasfiye edilip intâc edilecek, altın hesâbâtının evrâk-ı müsbetesi tefrîk olunacak, tabîʻatıyla evrâk-ı müsbetesi bu-
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=