HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 58 2840 Reîs (İzmir): "-Efendim, bu takrîri nazar-ı tasvîbinize arz ediyorum. Mâddenin 50 olarak tashî- hini kabûl edenler lütfen işâret versinler. Kabûl edilmişdir, efendim". Reîs (İzmir): "-Efendim, komisyon nizâmnâme-i esâsînin 56'ncı mâddesindeki 'bir kâtib-i umûmî' kelimesinin ve 66'ncı mâddeden 'kâtib-i umûmî' kelimelerinin tayyını teklîf ediyor". Celâl Sâhir Bey (İstanbul): "-Bu kâtib-i umûmî mevkiʻinin hazfı ayrıca bir kâtib-i umûmî is- tihdâmı lüzûmundan neşʼet etmişdir. Bu lüzûm-ı mübremdir. Bunun aleyhinde söyleyecek değilim. Fakat böyle bir muvazzaf zâtın istihdâmıyla berâber bu gayr-ı muvazzaf bekâsı da şartdır. Nitekim elbette Hilâl-i Ahmer muhâsebesini heyʼet-i idârede mevcûd bulunan ve gayr-ı mu- vazzaf olan muhâsebe murâkıbı görmüyor ve nitekim evvelce onun adı muhâsebeci idi. Vezne murâ- kıbının adı da veznedâr idi. Bu, bütün dünyâda ve bizim memleketimizde müesses cemʻiyetlerde böyledir. Merkez-i umûmî aʻzâsı meyânındaki bu gayr-ı muvazzaf kâtib-i umûmî bâkî kalır. Diğer hattâ kâtib-i umûmîden daha yüksek olarak müdür unvânıyla muvazzaf bir zât istihdâm olunur ve cemʻiyet işlerinin hüsn-i sûretle rüʼyeti için bu elzemdir". Reîs (İzmir): "-Celâl Sâhir Beyefendi, teklîfiniz encümenin teklîfini taʻdîl mâhiyetindedir. Bunu bir takrîrle veriniz". Muhyiddin Nâmi Bey (Bitlis): "-Encümenden bir suâl sormak istiyorum. Kâtib-i umûmî kaldı- rılınca heyʼet-i idârede bir aʻzâ noksân olur". Hakkı Şinasi Paşa (Merkez-i Umûmî'den): "-Efendim, zâten lüzûm olduğu vakit adedini heyʼet-i idâre teksîr edebilir". Mükerrem Bey (Isparta): "-Efendim, heyʼet-i idâre, merkez-i umûmî aʻzâsından bir reîs ve iki reîs-i sânî ve bir kâtib-i umûmî ve bir müfettiş-i umûmî ve bir muhâsebe murâkıbı ve bir vezne murâ- kıbından mürekkeb olmak üzere yedi kişidir. Kâtib-i umûmî hakkını hâiz olan zâtın mütemâdiyen merkezde bulunarak merkez muʻâmelâtıy- la iştigâl etmesi lâzım gelir. Hâlbuki merkez-i umûmî aʻzâsı meyânından intihâb edilen kâtib-i umûmî bu şerâit tahtında harekete imkân bulamıyor. Onun için bu teklîf vâkiʻ olmuşdur. [498] Biz, kâtib-i umûmîden sarf-ı nazar ederek yine kâtib-i umûmî unvânıyla fakat ehliyet ü dirâyetine göre iki yüz, üç yüz, beş yüz lira maʻâş verilmek üzere muvazzaf bir kâtib-i umûmî konul- masını muvâfık gördük. Maʻamâfîh heyʼet-i celîleniz nasıl muvâfık görürse öyle olur. Fakat bu teklîf de reddedilecek bir teklîf değildir". "-Riyâset-i Muhtereme'ye, Heyʼet-i idâredeki fahrî kâtib-i umûmînin ibkâsıyla cemʻiyetin muʻâmelâtını tedvîr için ayrıca bir müdür taʻyîni husûsunun takrîrini teklîf ediyoruz. İstanbul Murahhası Celâl Sâhir İstanbul Murahhası Mehmed Rıza " Reîs (İzmir): "-Efendim, bu takrîri evvel emirde nazar-ı mütâlaʻaya almak üzere reʼyinize arz edeceğim. Nazar-ı mütâlaʻaya alınırsa encümene gider ve formüle edilerek gelir. Celâl Sâhir ve Meh- med Rıza Beylerin takrîrini nazar-ı mütâlaʻaya alanlar lütfen işâret versinler. Nazar-ı mütâlaʻaya alın- mışdır, efendim.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=