HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 6

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 58 2847 layan inkişâfının devâm ve tezâyüdüne kâniʻ bulunduğu Kadınlar Sanʻatevi'nin maʻmûlâtına bir mah- rec bulmak hem de bir menbaʻ-ı vâridât teşkîl etmek üzere o müessesenin vücûda getirdiği eşyâ ile bir piyango tertîb etmek azmindedir. Esâsen nizâmnâmede mâniʻ bir sarâhat olmayan bu husûsu icrâya müsâʻade istemekdedir. Arz etdiğimiz mâddelerden îcâb edenlerinin âid olduğu encümenlerce veya kongrece müzâkere ve intâcını ve diğerlerinin merkez-i umûmîye tebliğini ricâ ederiz". Sıhhiye Vekîli Refik Bey (Merkez-i Umûmî'den): "-Efendim, kongrenin maʻlûmâtı olsun diye arz edeceğim. Rozet hâsılâtından bahsolunuyor. Heyʼet-i celîlenin maʻlûmudur ki, merkezlerin büd- cesi gelir, merkez-i umûmîde tasdîk edilir ve yüzde kırkı geçmemek üzere iʻâde edilir. Bunun dâhi- linde hâsılâtı tedvîr edilir. İstanbul merkezine çiçek olmak üzere 1.200 lirası bırakılmışdır. Beyoğlu merkezine çiçek olarak 1.700 lira bırakılmışdır. İstanbul'a rozet hâsılâtından beş yüz lira bırakılmış- dır. Beyoğlu'na yokdur. Binâenaleyh vâkiʻ olan taleblerden herhangi birinin tezâyüdü nazar-ı dikkate alınmış olsa dahi gelecek olan büdce yekûnu ne olursa olsun yüzde kırkı tecâvüz edemeyeceğini arz etmek istiyorum. [505] Sonra gazete mesʼelesini düşünmüş idik. Tedkîkâtımız netîcesinde anladık ki, ancak bu gazete İstanbul'da çıkarsa kazanılır. Bütün vilâyet merkezlerinde çıkarmağı düşünmüş idik. Fakat masrafı korumadığı anlaşıldı. Hattâ Ankara'da çıkarmağı da düşündük. Fakat burada da masrafını ko- rumuyor. Gazetenin imtiyâzı esâsen merkez-i umûmînin üzerindedir. Müdür-i mesʼûlü kendi meʼmû- rumuzdur. Gazeteyi İstanbul merkezine devretmeği zâten düşünüyoruz. Bu sene hâsıl olacak yekûn ne olursa olsun, senelik büdcemiz kabûl ve tasdîk olundukdan sonra artık mevzûʻ-ı bahis olamaz. Hâ- sılâtın yüzde altmışı bize gelir. Başka maksadla teberruʻâtda bulunulduğu zamân bunların da hesâba geçmesi lâzımdır. Bittabʻ cemʻiyetimizin herhangi bir şuʻbesinde vezne defterine kaydedilmeksizin para girip çıkmaz". Gaziayıntab Mebʻûsu Remzi Bey (Tedkîk Komisyonu aʻzâsından): "-Îzâhâtda bulunmağa hâcet kalmadı, efendim". Celâl Sâhir Bey (Beyoğlu Murahhası): "-Efendim, Sıhhiye vekîli beyefendinin beyânâtına cevâb vereceğim. Evvelâ en sondan başlayayım. Biz katʻiyen kayıdsız para alalım diye bir talebde bulunmadık. Böyle bir taleb İstanbul merkez heyʼetinin aklından bile geçmez. Bizim kasdımız bu sûretle iktisâb ve defterimize geçen paraların -mâdemki bir teberruʻdur- teberruʻun tahsîs etdiği maksada tahsîsini ricâ etmekdi. Rozet hâsılâtında bizim taleb etdiğimiz kendilerinin buyurdukları gibi yüzde kırkının bize âid olması idi. Tabîʻî beyânât umûmîdir. Biz İstanbul nâmına teklîf etdiğimiz için Tevfik Beyefendi'ninki umûmîdir. Gazete hakkındaki mütâlaʻalarına gelince; İstanbul'da çıkarsa zarar etmiyor. Başka yerde çı- karsa zarar ediyor diyorlar. Pekâlâ, bu şehrin vazʻiyetinin bir husûsiyetidir. Yüzde altmışı merkez-i umûmîye âid olmak üzere gazetenin İstanbul'da çıkmasını tensîb buyuruyorlar. Merkez-i umûmî ne- rede bulunursa orada çıkarabilir. Diğer merkezler de çıkarabilir. Biz diğer merkezlerin hâiz oldukları bir hakdan İstanbul merkezinin de mahrûm edilmemesini taleb ediyorduk. Zannediyorum ki, onu da kabûl buyuruyorlar. Sonra teklîfâtımızın en mühim şıklarından birisi doğrudan doğruya merkezimize taʻalluk etmemekle berâber hastabakıcı mesʼelesi idi". Sıhhiye Vekîli Refik Bey (Merkez-i Umûmî): "-Reîs bey müsâʻade eder misiniz efendim? Heyʼet-i celîle bunu kabûl buyurdular. İstanbul'daki mektebi tevsîʻ ediyoruz. Talebesini tezyîd edece- ğiz. Bunlar Haseki Hastahânesi, Cerrahpaşa, Gurebâ Hastahânelerinde ikinci sene-i tahsîllerini ikmâl eder etmez tavzîf ediliyor. Sonra ikinci bir mektebin Anadolu dâhilinde açılması var". Celâl Sâhir Bey (İstanbul): "-Gerek hastabakıcılar mesʼelesi ve gerek diğer maksadlar hâsıl olmuşdur zannederim. Binâenaleyh gerek hastabakıcılar mesʼelesinde gerek merkez-i umûmî aʻzâ-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=