HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 64 3125 Sütnineliğin bizde şekl-i hâzırına fennin bugünkü elde etdiği hakâyık ortasında ancak dakîk u amîk bir muʻâyene-i tıbbiyeden sonra cevâz verilebilir ve idâmesine muvâfakat olunur. Maʻamâfîh hâl-i hâzırda birçok âileler sütnine yerine temiz ve muʻakkam inek sütleri kullan- mağa başlamışlar ve emzik usûlünü kabûl etmişlerdir. Ancak bu husûsun da sûistiʻmâl edilmemesi ve anne sütünün yerine hiçbir şeyin kâim olamayacağı zihniyetinin yerleşmesi lâzımdır. Sütninenin emzirdiği çocukları dîn ve şerîʻat noktasından ayrıca ahkâma tâbiʻ kılmak bu asrın îcâbâtı noktasından ne dereceye kadar doğrudur bilinemez. Aynı süt ve memeden emen ve beslenen iki yavruda tezâhür ve tebellür eden bir keyfiyet ancak sütün terkîbi, kıvâmı ve kuvve-i gıdâiyesi dolayısıyla iyi beslenmek, gürbüz olmak, hastalıklara mukâvemet etmek gibi hâlât olup tamâmen mâddîdir. İctimâʻiyâtımızda asırlardan beri anʻaneden başka bir tarz ile tefsîr edilemeyecek olan sütbaba, sütkardeş ve anne gibi izâfetler devredip durmakdadır. Bu kabîl rekorlar ne hükûmet ve ne belediye ihsâiyâtında sarâhaten tesbît ve ne de ehibbâ ve akrabâ arasında bir zabıt tahtında takayyüd edilmişdir. Ancak âileler arasında tevâtüren şâyiʻ olarak îcâb eden yerlerde tamâmen mâddiyâta ve bazen hissiyâta istinâd ederek birer hakîkat ve engel olarak meydâna çıkarılmakdadır. Yıllarca evvel verildiği iddiʻâ olunan ve ekseriyâ bir günlük ve hattâ bir defalık emzirmekden ibâret kalan ve tamâmen muhâdenet ve muhâlesat hissiyâtıyla meşbûʻ olan süt mesʼelesinden dolayı bilâhare sütkardeşlerin teehhül ve saʻâdet çağlarında âileler arasına ne gibi nifâk u şikâklar girdiği ve bu yüzden nice gençlerin saʻâdet ü selâmeti rahnedâr olduğu herkesçe mechûl değildir. Yeni kânûn-ı medenînin ictimâʻiyâtımızda mühim teʼsîrler yapan sütden mütevellid ahkâmı asrî bir sûretde teʼlîf ve taʻdîl edeceğine hiç şübhe yokdur. Sütanneliğinin Avrupa ve Amerika'daki bugünkü şekli tamâmen başka bir şekilde devâm ede- gelmekdedir. Memâlik-i medeniyede bir defa herhangi bir sûretle yavrusunu emzirmeyen vâlideler kontrol edilmekde, sıhhî-ictimâʻî bir sebeb taharrî olunmakdadır. Hattâ bi'l-iltizâm veya fantazik esbâb ile ço- cuğunu emzirmekden imtinâʻ eden vâlideler bazı memleketlerde taʻkîbât ve tahkîkâta maʻrûz kalırlar. Maʻzereti sahîh olan vâlidelerin yavruları ale'l-ekser ve ale'd-devâm sıhhî ve herhangi bir tehlikeden ârî muʻakkam inek sütleri ile fennin ve çocuk mütehassıslarının nezâreti tahtında beslenegelmekdedir. Ancak vaktinden evvel doğmuş veya ebeveynin illet ve râhatsızlıkları yüzünden zaʻîf, cılız ve çelimsiz doğmuş çocuklar bir hadd-i kemâle gelinceye kadar insân sütü ile beslenmek mecbûriyeti olduğu [122] cihetle sütanneliğin tamâmen başka bir şekli ihdâs edilmişdir. Bu sûretde sütannelik doğrudan doğruya ticârî bir keyfiyet olup sütü bol ve terkîbi cihetiyle kıymet-i gıdâiyesi yüksek olan emzikli annelerin her gün muʻayyen mikdâr sütlerini sağıp bazı husûsî müessesâta satmalarıdır. Bu şekildeki "insân sütü" ticâreti bilhâssa yeni dünyâda oldukça ehemmiyet- li sıhhî ve ictimâʻî bir ticâret hâline geçmişdir. Bu şekildeki sütanneler fevkalâde sıkı bir inzibât-ı sıhhî altında kâr u kisblerine devâm edege- lirler. Evvelâ, mürâcaʻatlarında etıbbâ tarafından gâyet dakîk bir muʻâyene-i tıbbiyeye tâbiʻ olurlar. Bütün echize muʻâyene olduğu gibi kan, idrâr vesâir gûne tahlîlât da icrâ olunur.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=