HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 66 3255 Bi'l-umûm etıbbânın bilmesi lâzım olan nukât-ı mühimme Bir şahıs herhangi bir hayvân tarafından ısırıldıkda evvelâ lâdiğ hayvânın ber-hayât olup olma- dığını sormak lâzımdır. 1-Lâdiğ hayvân ısırdıkdan 12 gün zarfında ölmüşse, öldürülmüşse, gâib olmuş veyâhûd teşhîs edilemiyorsa tedâvî lâzımdır. 2-Hayvân ber-hayât ise 12 gün müddetle taht-ı müşâhedeye almak lâzımdır. Bu müşâhede müd- deti esnâsında hayvân, kudurursa veya kuduzdan şübheli veyâhûd kuduzdan gayrı bir hastalıkdan ölürse tedâvî lâzımdır. 3-Hayvân bu on iki gün müşâhede müddeti zarfında hastalanırsa müşâhede müddetini temdîd etmek lâzımdır. Bilâhare ölürse tedâvî lâzımdır. 4-Hayvân 12 gün müşâhede müddetince hâl-i sıhhatde kalırsa, tedâvî lâzım değildir. _______________ İsviçre Salîb-i Ahmer Mecmûʻası'ndan İHTİYÂR ÇOBANIN İSTİHMÂMI Fi'l-hakîka asrî hayâtın, terbiye-i bedeniyenin, sporların vücûdun hıfzıssıhhasına ve bilhâssa temizliğe fâidesi olduğunda şübhe edilemez. Maʻamâfîh aʻzâ-yı bedenin nezâfetine ve cildin temizliğine gösterilen bu iʻtinâ her âilede iʻ- tiyâd hâlini almışdır da denilemez. Şen ve şûh bir kızın veya gâyet zarîf giyinmiş bir madamın bir kazâ netîcesinde elbise ve çamaşırlarını çıkarmak lâzım geldiği zamân temizlik nokta-i nazarından meselâ bacaklarının, ayak parmaklarının ve iç çamaşırlarının miʻdeyi isyân etdirecek derecede müstekreh olan hâli birçok hikâ- yelere mevzûʻ olacak kadar kesîrdir. İsviçre'de ihtiyâr bir tabîbin nakletdiği âtîdeki hikâye bunun en bâriz bir misâlidir: [216] Mektebden diploma aldıkdan sonra İsviçre'nin vazîʻ bir köyünde ihtiyâr-ı ikâmetle icrâ-yı tabâbete başlamış olan bu doktor bir gün köyün eczâhânesine uzak bir vâdîden gelmiş, yetmişlik bir çobanın soğuk algınlığı netîcesinde öksürdüğüne ve zahmetle nefes aldığına dikkat eder. Bu ihtiyârın ertesi sabâh muʻâyene mahallinde vücûdundan fenâ bir koku intişâr etdiğini gören genç tabîb, hastanın muʻâyenesinden evvel istihmâmını emreder ve emir hastabakıcıya teblîğ edilir. Bunun üzerine arkasına hemen bir hastahâne pijaması geçirilen ihtiyâr hemen hammâm salonuna idhâl olunur. Banyo teknesinde dumanı çıkan suyu içilecek bir ilâc zanneden ihtiyâr büyük bir korku ile: "-Nasıl, bu suyun hepsini ben mi içeceğim?" suâlini îrâd eder. Çobana doktorun muʻâyene edeceğini ve fakat muʻâyeneye gitmezden evvel yıkanmak lâzım geldiği her ne kadar münâsib bir lisânla anlatılırsa da o yine endîşeli bir tavırla: "-Altmış seneden beri yıkanmadım. Şimdi mi buna alışacağım? Ben bunu yapamam" der ve pelâs-pârelerini toplayarak geldiği yere avdet eder.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=