HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 67 3294 mâʻadâ kabuğu çıkarılmış cilâlı pirinç ile beslenen güvercin yavruları 2-3 hafta sonra kundak düşerek nihâyet bîtâb ve tüvân ve âdetâ meflûc bir vazʻiyete girerek öldükleri ve bunlardan birine ölüme ya- kın bir hâlde kabuklu ve kepekli mâddeler verilerek tamâmen eski kuvvet ve âfiyetini aldığı da tesbît edilmişdir. Uzun harb senelerinde veya mahsûr kalʻalarda çarpışan efrâd-ı askeriye ve yaşayan halk yeşil sebze ve tâze meyve gibi gıdâlardan mahrûm kaldıkları takdîrde skorbüt denilen husûsî bir nevʻ bün- ye hastalığına dûçâr oluyorlardı ki, esbâbı birçok zamânlar anlaşılamamış idi. Bundan mâʻadâ eski zamânlarda uzun gemi seferlerinde veya korsanlık âlemlerinde kuru peksi- med, ocakda islenmiş et ve balıklar, konserve edilmiş mevâdd-ı gıdâiye yenildiği takdîrde kezâ iğtidâî hastalıklar meydâna çıkmaması mümkün değil idi. Bilhâssa yetişen çocuklarımızda rahitis denilen bir nevʻ husûsî ve nâ-kâbil-i şifâ hastalığın görülmesi nâdir[en] vâkiʻ olmuyor idi. Bunu birçoklarımız anlamıyor. Kimisi ana babaya kimisi mevsim ve iklîme, havâ ve suya atfediyor. Kimsenin aklından beslenmekdeki kusûrlar, gıdâlardaki noksânlar ve bilhâssa vitamin geçmiyordu. Bebek yaşında ana sütünden mahrûm kalan ve tamâmen sunʻî irzâʻ veya dallarda beslenen çocuklarımızın raşitizme dûçâr olmaması bir istisnâ teşkîl ediyor idi. Bilhâssa emzik ile beslenen ve fıkır fıkır kaynamış ve müteʻaddid defalar ısıtılarak kaymağı alınmış inek sütleri ile büyütülmüş yavruların çarpık bacaklı, bücür olmaları ve teşekkülât-ı dimâği- yeden mahrûm kalmaları bir kâʻide hâlinde idi. Fi'l-hakîka eskiden beri çocuklarımızın tegaddîsi bir herc [ü] merc hâlinde cereyân edegeliyor- du. Anadolu'da köylerimizde gezildiği zamân ya 3 aylık çocukların elinde mısır koçanı görülecek veya bir yaşını geçmiş çocukların hâlâ sütden başka bir gıdâ almadığı sezilecekdi. Hâlbuki bugün fen mısır koçanını 3 aylık çocuğa müsâʻade etmediği gibi yeşil sebze ve bazı meyveleri de 6 aylık yavrudan artık esirgemiyor. Yeni dünyâda doğup büyüyen çocukların 3 aydan sonra teşekkülât-ı azîmesinde ufacık bir te- ehhur neşv ü nemâ görüldüğü takdîrde balıkyağı ve portakal usâresi vermek âdet olmuşdur. Hattâ birçok âileler ne olursa olsun, bu iki şifâlı devâyı vâkî olarak yavrularında kullanmağı lâzım addet- mekdedirler. Fi'l-hakîka yek-nazarda 3-6 aylık bebeklerin miʻdesini ve hazmını ihlâl edecek gibi görünen bu iki devâ ve gıdâ böyle kemikleri zaʻîf, neşv ü nemâsı müteehhir çocukları öyle takviye ve tenmiye ediyor ki, buna hayret etmemek mümkün değildir. Hattâ bu husûs bebek meşher ve müsâbakalarında mükâfât kazanmak için îcâb eden şehâdetnâmede oldukça büyük bir derece ve numara da almakdadır. Bu iki mâdde neşv ü nemâ için îcâb eden vitamin A ve C'yi külliyetli mikdârda hâvî olup çocuğun bu husûsdaki noksân gıdâsını tamâmen tazammun etmekdedir. Ber-vech-i âtî derc edilen bir cedvel vitaminin [243] envâʻını hâvî olan ağdiyeyi bâriz bir sû- retde işʻâr etmekle berâber mikdâr ve kıymetlerine nazaran muhtelif zâidler ile de tavzîh edilmişdir. Vitamin A ve B'yi hâvî olan gıdâlar: Balıkyağı + + + Tereyağı + + Yumurta sarısı + + Karaciğer + + Öküz eti yağı + + Yürek +

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=