HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 67 3339 çocuklarını bekliyor, kimsesiz asker yavruları babalarının yolunu gözlüyordu. Öbür tarafda Hind'in dikenli ve böğürtlenli çöllerinde inleyen bedbaht esîrler ise, karanlıklar içinde bunalmış kötürüm bir vücûd, topal bir ayak ve sakat bir gözle Allah'a yalvarıyorlardı. İşte bu hazîn günlerde esîrleri açlıkdan, babaları merâkdan, yavruları sefâletden kurtaran bir müessesenin rahîm ve müşfik vücûdu gönülleri aydınlatdı. Vücûdunun harâbesini baykuşlara yem olmakdan kurtarmak isteyen bir esîr, o müessesenin gönderdiği paralarla yaşayabildi. Yıllardan beri hasretin öldürücü zehiriyle kalbi parça- lanan bir asker, o müessesenin delâletiyle zarfında âile kokuları hissedilen mektûblar aldı. İstanbul sokaklarında, düşmanların çamurlu mehmûzlarıyla tekmelenen nice aç şehîd âilesi o müessesenin kaynatdığı kazandan bir lokma ekmek tedârük edebildi ve her derdi bin derd kovalarken, Türk ülkesi yalnız bir şefkat [282] ve yalnız bir zahmet ile şenletdi. İşte bu müessese Hilâl-i Ahmer'dir! İki sene evvel Afyonkarahisar'ın şarkında gecenin korkunç ve fırtınalı bir ayında dehşet-engîz bir zelzele oldu. Birkaç köyün toprak binâları iniltili bir şikâyetle göçüp yıkıldı ve birkaç yüz Türk köylüsü evsiz, çatısız, hayvânsız, ekmeksiz kaldı. Bu sırada o bîçâre felâketzedelerin omuzlarını okşayan bir el uzandı, kendilerini düştükleri yerden kaldırdı. Miʻdelerine gıdâ, vücûdlarına kuvvet verdi. Çadırlar dağıtdı ve bu sûretle felâketi bir dereceye kadar tahfife gayret eyledi. Bu el Hilâl-i Ahmer'in nev-âşikâr, rahîm ve nâzik eli idi. Hilâl-i Ahmer kelimesi telâffuz edildiği vakit gözlerimizi kapatarak bu teşekkülü teşhîse ve tecsîme çalışıyoruz. O zamân bulutlu ve mahzûn ufuklardan güzel bir çehre beliriyor. Aksaçlı, tatlı sesli, melîh ve vakûr bir anne çehresi! Gözlerinde bizim derdlerimi- zi gören, bizi ısıtan, bize hayât için ümîd ve kuvvet veren âşinâ bir edâ, bir nûr-ı muhabbet var. İki kollarını açarak bizim meʼyûs anlarımızdaki varlığımızı bağrına basıyor, derîn ve insânî bir sevgi ile mevcûdiyetinden zerre zerre şifâlar dağıtıyor ve aynı zamânda da bizden yardım bekliyor. Çok mihnet çekmiş, çok elem görmüş birer insân ve birer Türk sanʻatı ile biz bu çehrenin nasıl bir maʻnâ-yı necât ile tebessüm etdiğini biliriz. Hilâl-i Ahmer gönüllerimizin en merâretli dakîkalarda sığınıp dinlendiği bir âşiyâne-i şefkat ve insâniyetdir. İnsânlığın menfi olan, menfîleşen bütün hasâi- linden müberrâ ve yine insânlığın derûnî tahassüslerini bir fazîlet süzgecinden geçiren bu müesseseyi sevmek, vatanı sevmek ve bizzât ninelerimizi sevmek demekdir. Orada en âlî, en necîb ve en muh- terem bir şifâ ve devâ hissi hâkimdir. Orada bizi gören, bizi seven, bizim yaralarımızı hazîn yaşlarla ıslatan iki tatlı göz vardır. Orası bizim belki dimâğımız değil, fakat kalbimizdir. Hilâl-i Ahmer bir va- tan şehîdinin yegâne zâiri, bir yaralının yegâne hemşîresi ve bir Mehmedciğin en azîz vâlide-i muhab- betidir. Bu kıymetli müessesenin dünkü mâzîde yapdığı büyük hizmetleri düşündükçe vücûdumuz hürmetle sarsılıyor ve kâniʻ oluyoruz ki, böyle bir cemʻiyete yazılmak kendimizi biraz daha sevmek, böyle bir cemʻiyeti benimsemek kendimizi biraz daha tanımak, böyle bir cemʻiyete müfîd olmak ken- dimizi biraz daha takviye etmek demekdir. Medenî milletlerin en bâriz efʻâl-i müşterekesinden biri de hayır cemʻiyetlerini kuvvetlendirmek ve yükseltmekdir. Kendi varlığını sağlam ve zinde görmek isteyen hiçbir millet müessesât-ı hayriyesine karşı lâkayd kalamaz. Bu iddiʻânın birçok misâllerini Fransa'da, İngiltere'de, Amerika'da teşekkül eden cemʻiyetlerin yaptıkları işleri okuyarak görüyoruz. Hâlbuki son zamânlarda yaptığımız tedkîkâta göre vilâyetimiz Hilâl-i Ahmer teşkîlâtı katʻî bir iş içinde değildir. Cemʻiyetin muhterem mensûbları veya müdürleri kâfi mikdârda aʻzâ kaydedilmediğinden müştekîdir. Fakat biz tamâmıyla kâniʻiz ki, Hilâl-i Ahmer Cemʻiyeti nâmına yapılacak bir kayıd ve kabûl teşebbüsü Eskişehir'de fevkalâde mazhar-ı rağbet olacak ve netîcede çok iyi semereler elde edilecekdir. İşte bu îmân ve itmiʼnân ile artık şehrimiz münevverlerini Hilâl-i Ahmer'i takviyeye şitâb etmiş görmek istiyoruz. Senede vereceğimiz birkaç liranın ehemmiyetini, bize ancak âsâr ve netâyic isbât edebilir. Bu husûsda erkâm ile oynamak [283] istemeyiz. Yalnız şunu iyi bilmeliyiz ki, bizleri şahsen ne zengin ve ne de fakîr edecek olan bir tek
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=