HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 67 3341 şefkatini ebediyen unutamayacağım bir el başımı okşuyordu. Yine öyle temiz ve asîl bir ses işitdim: - Geçmiş olsun Cemil Bey! Şimdi tamâmıyla etrâfımı görebiliyor ve onu süzüyordum. O temiz bir önlüğe bürünmüş, başı- na doladığı örtünün üzerinde parlayan kırmızı ayla esâtîrî bir Venüs gibi karşımda. - Geçmiş olsun Cemil Bey! - Biraz su lütfeder misiniz Selma Hanım? - Peki Cemil Bey. Kalkıyor ve başımı doğrultarak suyumu içiriyordu. Günler geçiyor. O her gün bana yeni kitâb- lar, hikâyeler okuyor, yaralarımı sarıyor. Ben onun yeşil gözlerinin derinliğine dalarak her gün biraz daha iyileşiyordum. Bir gün tamâmıyla iyi olmuş idim. Sertabîb muʻâyene etdi. Artık iyi olduğumu ve cebheye dönebileceğimi söyledi. Hâzırlandım. İşte otomobil de geldi. O beni hastahânenin kapısına kadar teşyîʻ etdi. Elleri, el- lerimi sıkarken temiz gözleriyle gözlerime bakıyor ve mûnis sesiyle: - Bizi unutmazsınız değil mi Cemil Bey? diyordu. *** Cebheye döndüm. Büyük taʻarruz oldu. İzmir'e girdik ve sulha kavuşduk. Bugün memleketim- de kendi işlerimle meşgûlüm. Kızım Selma üç yaşına girdi. Fakat ne zamân gözlerimi yumsam, bir çift gözün gözlerime baktığını, yumuşak bir elin başımı okşadığını görür gibi olurum. Onun gözü, onun, Hilâl-i Ahmer'in müşfik eli... Kulağıma tatlı ve mûnis bir ses gelir. Onun sesi… - Cemil Bey, bizi unutmazsınız değil mi? *** Nasıl unutabilirim? Yaralarımı saran, en tehlikeli ânımda imdâdıma koşan, beni bir hemşîre şefkat ve muhabbetiyle tesellî eden onu ve onun asîl benliğinde tecessüm eden Hilâl-i Ahmer'i nasıl unutabilirim? Mersin, 18.12.[19]26 Oğuz Lütfi " _______________ Aksaray Vilâyet gazetesi refîkimizden: "-Hilâl-i Ahmer Beşeriyetin elemli günlerinde imdâdına koşan, yüksek hizmet ve muʻâvenetiyle kalblerde derin bir hiss-i minnet ve hürmet izleri bırakan Hilâl-i Ahmer'i hepimiz bilir ve tanırız.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=