HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 7

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 61 2972 İntânî hastalıklarda olduğu üzere her nevʻ ifrât, yorgunluk, keder ve bilhâssa ayyâşlık gibi uz- viyâtın mukâvemetini zaʻfa uğratacak sebeblerin kuduzun zuhûruna bâriz bir teʼsîri vardır. Yalnız yaşın mahsûs bir teʼsîri olacağı zannedilmemekdedir. Maʻamâfîh boylarının kısalığı ve vesâit-i mü- dâfaʻalarının zaʻfı cihetiyle küçük yaşdaki çocukların aʻzâ-yı vechesi ısırılmağa büyüklerden ziyâde maʻrûz kaldığından onlardan ziyâde kuduza musâb olurlar. Bundan mâʻadâ sıcakların şiddetle icrâ-yı hükm etdiği zamânlar kuduzun tefrîhine en müsâʻid esbâbdan addedilmekde ise de Mart, Nisan ve Mayıs'da kuduz vukûʻâtının yaz aylarından daha fazla olduğu istatistiklerden anlaşılmakdadır. *** Hayvânâtda olduğu insânda da şekli ne olursa olsun, kuduzun gayr-ı kâbil-i ictinâb olan âkıbeti maʻalesef mevtdir. Bu müdhiş illetin hâtime-i fecîʻasına mâniʻ olmak üzere beşeriyet şimdiye kadar çok çalışmış ve fakat kudurmuş bir şahsın hayâtını kurtarmakdan dâimâ âciz kalmışdır. Beşerin kuduranlar için yapabildiği şey onları gürültüsüz ve ziyâsız sıcak bir odaya kapaya[ra] k ziyâde mikdârda kloral ile teskîn-i âlâm ve tahfîf-i ıztırâblarına çalışmakdan ibâret kalıyor. Bu sûretle kuduzun şifâsı mümkün olamadığı anlaşıldıkdan sonra kuduz zehrinin (virüs) yara- dan merâkiz-i asabiyeye gitmesi için mürûr edecek zamân zarfında âfetin önüne geçmeğe ihtimâm etmek lâzımdır. Hastalığın tedâvîsi on beşden yirmi beş gün kadar devâm eder. Ancak yirmi beş günlük tedâvî vahîm ve büyük yaralara ve bilhâssa yüz ve çıplak aʻzâya veyâhûd ısıran hayvânın daha henüz hayât- da iken kudurmuş olduğu hakkında baytar tarafından teşhîs vazʻ edilen vekâyiʻe mahsûsdur. Yara az muhâtaralı veya şahıs hayvân tarafından ısırılmamış ve fakat vücûdun meselâ el gibi açık aksâmında zâten mevcûd olan bere ve sıyrıltı, kuduzdan şübheli hayvânâtın luʻâb ve salyasıyla bulaşmış olursa on beş günlük tedâvî tatbîk olunur. Bundan mâʻadâ on sekizden yirmi bir güne kadar imtidâd eden diğer tarz-ı tedâvîler de vardır. Tedâvî için yapılacak tahte'l-cild veya beyne'l-adale şırıngalar gerek kuvvetli ve gerek zaʻîf olsun ve müddet-i tedâvî her kaç güne bâliğ olursa olsun, günde yalnız bir şı- rınga yapılır. Yapılan şırıngalar hiçbir tehlike arz etmeyeceği gibi bir aksülamel de hâsıl etmez. Sıtma çekenlerde bazen derece-i harâretin yükseldiği vâkiʻ ise de hâiz-i ehemmiyet değildir. Aşının müessir olabilmesi için tedâvîye nihâyet veren son şırınga târîhinden iʻtibâren on altı gün mürûr etmesi îcâb eder. Binâenaleyh hastanın kuduza karşı taht-ı emniyete alınması ve vakʻaya nazaran [11] otuz, otuz dört, otuz yedi, kırk dört gün üzerine hesâb edilir. Âfet, ekseriyâ ısırmayı taʻkîb eden ikinci veya üçüncü ayda kendini gösterir. Tedâvîye vakt ü zamânıyla başlanmış ise devr-i tefrîhin imtidâdı sâyesinde hastalık mağlûb edilmiş ve önüne geçilmişdir. Tedâvî gecikmiş ve ısırma yarası devr-i tefrîhi nisbeten kısa olan aʻzâ-yı vechiyede ise âfet, tedâvî esnâsında veya tedâvîyi taʻkîb eden on beş gün zarfında zuhûr etmiş bulunur. Muʻâfiyet müddeti bir buçuk seneden iki seneye kadardır. Maʻamâfîh evvelce kuduzdan taht-ı tedâvîye alınmış bir kimse kuduz olduğu tahakkuk eden bir köpek tarafından ısırılmış ise tedâvîye yeniden başlanması ihtiyât ve basîretkârlık mukteziyâtındandır. Pasteur tarafından kuduzun cevher-i müessiri keşfedilmezden mukaddem her sene birçok

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=