HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 69 3425 açıklığıyla görmeğe kâfidir. Trahom yeni bir hastalık değildir. Şarkın, eski dünyânın bin beş yüz sene- den beri şekil ve nevʻi maʻlûm olan sârî bir göz illetidir. Kadîmen Hindliler, Mısırlılar ve Yunanîlerce bilinen ve hattâ Yunan hukemâsından Hipokrat'ın, göz kapaklarını ve göz bebeklerinin içinde çıkan mahrûtî ve ucu sivri olduğu için incire benzetdiği trahom, Avrupaca ancak 1798 senesinde tanın- mışdır. Napolyon'un Mısır seferinde bu hastalığa tutulan askerleri, avdetlerinde trahomu Avrupa'ya götürmüşlerdir. Bazı müellifler daha evvel, Salîb Muhârebeleri esnâsında Ehl-i Salîb ordularının da bu hastalığa tutulduğunu kaydetmekdedirler. Trahom, henüz mikrobu tamâmıyla keşif ve teşhîs olunmamış ve fakat mutlak sûretde sârî bir hastalıkdır ve bu hastalığın sirâyetine en ziyâde vâsıta olan da karasinekdir. Trahomlu gözlere konan sinekler bu hastalığı ayakları ve mini mini hortumlarıyla sağlam gözlere aşılamakdadırlar. Daha doğ- rusu karasinek, pislik mahsûlü olduğundan trahomun vâsıta-i sirâyeti, esâs iʻtibârıyla pislik demekdir. Bu sûretle şarkın en büyük derdi ve türlü türlü hastalıklarının ve felâketlerinin menbaʻı olan pislikle- riyle karşılaşmış oluruz. "-En-nezâfetü mine'l-îmân" buyuran Peygamberimiz, şarkda yapdığı büyük ve mukaddes inkılâbın gâyelerinden biri de pisliği kaldırmakdı. Asırlar geçdiği hâlde bugün hâlâ bu mücâdeleye devâm ıztırârındayız. Memleketimizde uzun zamândan beri tahrîbât yapmakda olan trahoma karşı ilk defa olarak sıhhî tedbîrler alan ve fennî müesseseler vücûda getirerek mücâdeleyi açan millî hükûmetimiz olmuş- dur. Daha Millî Mücâdele senelerinde türlü türlü düşmanla uğraşırken hükûmetimiz, halkımızın bu ıztırâbına bigâne kalmamışdır ve şâyân-ı kayıd ve şükrândır ki, memleketimizde ilk trahom mücâdele müesseseleri vilâyetimiz dâhilinde açılmışdır. Bununla trahomun vilâyetimizde pek fazla olduğunu ve yalnız vilâyetimize münhasır bulunduğunu kasdetmiş olmuyoruz. Diyarbekir, Urfa, G[azi]ayıntab, Maraş ve bütün bu havâlî aynı derecede trahomla musâbdır, denilebilir. İlk trahom mücâdele müesse- selerinin vilâyetimiz dâhilinde teʼsîsini evvel emirde Sıhhiye Vekîl-i muhteremi Doktor Refik Beye- fendi'ye ve bidâyeten vilâyetimize gönderdikleri muhterem göz doktorlarının kıymetli teşebbüslerine medyûnuz. Hısnımansur'da bir trahom hastahânesi ve Malatya'da bir trahom dispanseri açılmak sû- retiyle başlayan mücâdeleye devâm olunmakdadır. Hısnımansur, kasaba iʻtibârıyla en fazla trahomlu bir yer olmakla berâber hastalık kazânın şimâl dağlık kısmında o derece münteşir bir hâlde değildir. Vilâyetimiz dâhilinde trahomun nisbeten en mütekâsif bulunduğu yer, bizce maʻatteessüf Malatya şehri ve civârıdır. Elimizde bu kanâʻatimizi teʼyîd edecek bir istatistik olmamakla berâber Malatya'ya girerken şehrin Elaziz ve Sivas yolları medhalindeki Kazmalıbaba Mescidi'nin içinde açılan trahom dispanserinin defterleriyle bu hükmümüzü az çok tevsîk edebiliriz. Doktor İhsan Bey'in idâresinde bulunan on yataklık bu küçük ve temiz dispansere, mebdeʼ-i küşâdı olan 1 Teşrîn-i Evvel [1]341 [Ekim 1925] târîhinden 30 Nisan 1927 târîhine kadar on yedi ay zarfında 6.083 mürâcaʻat vukûʻ bul- muş ve 3.149 trahomlu ayakda tedâvî ve ameliyât görerek ayrıca da 151 ihtilât ameliyâtı yapılmışdır. Şimdiye kadar dispansere yatırılan 126 hastadan 72 hastaya büyük ameliyât icrâ edilmişdir. Muhtelif ve muhtelit göz hastalıklarından da 196 ameliyât yapılmışdır. Trahom musâbîninin heyʼet-i umûmiye iʻtibârıyla mikdâr-ı hakîkîsine takarrüb için bu erkâmı üç misli tezyîd etmek lâzım geleceği kanâʻatindeyiz. İçinde Kazmalıbaba'nın kavuklu mezârı muhâ- faza edilmekde bulunan Malatya Trahom Mücâdele Dispanseri, mesîhî bir müessese hâlinde birçok bedbaht körlerin gözlerini açmakda olmasına rağmen halkımızca henüz bu gibi müesseselere arzu edildiği derecede rağbet ve tehâcüm gösterilmemekdedir. Bunun başlıca sebeblerinden biri, dispan- serde yalnız bir doktor bulunup mürâcaʻat edenlerin kâffesini tatmîn edebilmek imkânsızlığı ve bil- hâssa dispanserin yatak mevcûdunun azlığıdır. Bir de [352] dispanserde ayakda ve yatarak tedâvî ve ameliyât tamâmen devlet hesâbına parasız ve meccânî olduğu hâlde bunun halk tarafından bilin-

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=