HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 70 3488 dolayısıyla tâm doğurmak kâbiliyetini kazanamayanlarda görüldüğü cihetle yalnız yaş iʻtibârıyla bizi ictimâʻî ve şahsî olarak düşündürmek mecbûriyetinde kalıyor. 20, 25, 30 yaşları düşünecek olursak, bunlar da müterakkî bir şekilde [399] âdetâ salgın şekilde sıkt vekâyiʻinin mebsûtan mütenâsib art- dığını görüyoruz. Kadın bizde ya erken evleniyor veyâhûd çok çabuk ve sık doğuruyor, senelerde veremediği bu fâsılayı sıkt ile meydâna koyuyor ki, en çok vekâyiʻ yirmi beş ve otuz yaşlarda görül- müşdür. Yalnız 25 sıkt vakʻası otuz yaşlara âiddir. Otuzdan sonra kırka kadar azalıyor. Ondan sonra bir sene zarfında tesâdüf olunmamışdır. Bir kadın neden çocuk düşürür? Esbâbını tedkîk edecek olursa görürüz ki, ya çok doğurmuş bıkmışdır, bakamayacakdır, vakt ü hâli müsâʻid değildir yâhûd pek sık doğurmuşdur. Çocukların hep- sine birden bakmak mecbûriyeti onda bu ihtiyâcı tevlîd etmiş ve çocuğunu düşürmüşdür. Bu vekâyiʻ- de hastalık pek az rol îfâ etmişdir. Güzellik ve tarâveti bozulmasın diye görülenler de nisbeten azdır. Bir de bunu moda telâkkî ederek yapanlar da vardır. İntihârların sârî olabileceğini birçok husûsâtda sırf vazʻiyet-i ictimâʻiyeyi göstermesi dolayısıyla kabûl edebilirsek sıkt vekâyiʻini de bu kadar meb- zûl gördükden sonra buna da sârîdir diye iddiʻâ edebiliriz. Bu iddiʻâmızda bizi yanıltacak cihetler pek azdır. Bir de hâtırımızda tutmak mecbûriyetindeyiz ki, o da frengiye dûçâr olanlarda görülen sıktlar- dır. Bu vekâyiʻ meyânında bu cihet de az görülmüşdür. Eğer hastalardan tâm maʻlûmât almak kâbil olsaydı kasden ve kazâen diye bir cedvel daha yapabilirdik. Fakat doğruyu söylememek hâlet-i rûhi- yesi bu ciheti maʻalesef noksân bırakmakdadır. Çünkü hastalar fevkalâde ısrâr ka[r]şısında dahi ketûm kalmışlardır ve 'ağır kaldırarak kazâen düşürdük' diye cevâb vermişlerdir. Fakat hâlet-i rûhiyeleri bunu pek güzel îzâh etmişdir. Nitekim otuz yaşda görülen 25 sıkt vakʻasının hepsi de hiçbir zamân tesâdüfî değildir ve ola- maz. Kadın bu husûsda ne de olsa hıfzıssıhha kâʻidelerince hareket etmese ve bilmese dahi yine bir cürüm işlemişdir. Geçenki makâlemde de uzun uzadıya yazdığım gibi kadın bu cürmünün cezâsını çekmiş ve bazı yerlerde bu cezâyı hayâtıyla ödemişdir. Çocuk düşürenlerin yine tâliʻlileridir ki, herhangi şahsı ve pis müdâhaleleriyle tehlikeyi gör- dükden sonra hastahânelere ilticâya mecbûr kalmışlardır. Hastahâneye gelemeyenlerin adedini ve sûret-i vefâtlarını tabîʻî bilemeyiz. Hâricde çalışan hekîm arkadâşlarımız çok fecîʻ vakʻalara şâhid olmuşlardır. Nitekim hastahânemize gelen vakʻaları serîriyât noktasından da tedkîk edecek olursak görürüz ki, kadın bu esnâda pek fazla kan zâyiʻ etdiğinden muztaribdir. Bu husûsda bir cedvel daha göstere- yim. Hasta Adedi Rahme cism-i ecnebî sokulması ve mevâdd-ı muzırra idhâli 2 İhtibâs-ı meşîme ve nezf 68 Nezf (Sıktdan sonra ve evvel) 9 Tehdîd-i sıkt (Pek az kısmı zâil olmuşdur.) 18 İhtibâs-ı meşîme (Tâm ve kısmî sıktdan sonra) 18 Sıkt netîcesi intân 1 Nezf ve tehdîd-i sıkt 6
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=