HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 71 3548 nokta var ki, ona cevâb vermek lüzûmunu hissediyoruz. O da tedkîk encümeni raporlarının dördüncü sahîfesindeki dördüncü fıkradır ve Zirâʻat Bankası'nın Ankara şuʻbesinde açılan yeni hesâb-ı cârîye âiddir. Burada niçin iki hesâb-ı cârî açılmışdır da tek hesâb-ı cârî açılmamış iʻtirâzı serd ediliyor. Bu husûsda tedkîkât icrâ etdik. Tedkîk encümeninin iʻtirâz etdikleri bu ikiliği esâsen bizim muhâsebemiz Kânûn-ı Sânî [1]927'de bertaraf etmiş ve bu husûs teʼmîn edilmişdir. Fi'l-hakîka Zirâʻat Bankası'nda iki hesâb-ı cârîmiz vardı. Biri 5.193 liralık, diğeri 15.769 liralık. Bu müşkilâtdan tevakkî için cemʻi- yetçe ihtiyâr edilmiş zarûret idi. Kendileri diyorlar ki, buna lüzûm yokdur. Kânûn-ı Sânî'de esâsen tevhîd-i muʻâmele yapılmışdır. Binâenaleyh bu arzuları tamâmen yeri- ne gelmişdir. Bu husûsa dâir söylenecek bir şey yokdur. Diğer bir mesʼele daha var ki, o da Hindistan mesʼelesidir. Bu da heyʼet-i celîlenize ayrıca bir rapor hâlinde takdîm edilmişdir. Geçen seneki mec- lis-i umûmîde verilen salâhiyet üzerine Hindistan'daki Hilâfet Komitesi ile lâzım gelen muhâberât cereyân etdikden sonra bi'n-netîce kendilerine istediğiniz makbûzu vereceğiz. Hesâbımızı kesiniz demiş idik. Bize toplanmış olan paradan elli bin rupye gönderdiler. Fakat orada mevcûd olan kereste fabrikamızla stok keresteyi daha henüz satmadılar ve bu husûsda da bir nokta-i nazar dermeyân etme- diler. Bunu mufassalan heyʼet-i celîlenize arz ediyoruz. Başka bir şey yokdur". Reîs: "-Remzi Bey'in teklîfi hakkında mütâlaʻanız var mı? Ayrı ayrı reʼye konsun diyorlar". Sıhhiye Vekîli Refik Bey: "-Muvâfıkdır. Esâsen mesʼeleler ayrıdır". Reîs: "-O hâlde evvelâ Ankara murahhaslığı hesâbâtını reʼye arz edeceğim". Cavid Bey (Diyarbekir Mebʻûsu): "-Efendim, burada bazı mahsûblar vardır. Tedkîk encümeni burada biraz müsâmahakâr görünüyor. Acabâ neden? Bunu îzâh etsinler. Meselâ, erzâk mesʼelesinde noksânları mahsûb yapıyor. Daha bu gibi birçok şeyler vardır. Esbâb-ı mûcibesini îzâh ederlerse te- nevvür ederiz". Ahmed Remzi Bey (Gaziayıntab): "-Efendim, raporumuzu kırâat buyurmuşsunuzdur. Orada [449] her şuʻbenin ve her zamâna âid hesâbâtı ayrıca mezkûrdur. Encümenimiz geçen sene havâle buyurduğunuz bu hesâbâtı tedkîk ederken bilhâssa ahvâl-i fevkalâde ve muhârebe vesâir gibi zarûrî netâyici ve zarûrî teʼsîrâtı nazar-ı iʻtibâra almışdır. Onun için muhâsebeten tabîʻî şerâit dâhilinde mah- sûbuna imkân olmayan birçok rakamları mahsûb etmeği muvaffak bulmuşdur. Cavid Bey arkadâşı- mızın bahis buyurduğu nokta budur. Meselâ, erzâk mesʼelesine temâs etdiler. Burada görüyorsunuz ki, pirinç, sabun, şeker vesâire birçok kalemler rakamla gösterilmişdir. Hakîkaten buradaki hesâbâtda bu kalemlerin böyle büyük görülmesi vehle-i ûlâda mahsûbuna imkân olmadığı zehâbını verir. Fakat biz tedkîkât netîcesinde bir hakîkate vâsıl olduk ki, bu rakamların yekûn-ı umûmî iʻtibârıyla vazʻiyeti gâyet genişdir. Yüzde iki buçuk, yüzde üç noksânı hâvî olduğunu gördük. Hâlbuki geniş muʻâmelât yapıldığı takdîrde yüzde iki buçuk, yüzde üç fire vermesi, bozulması, çürümesi kâbildir. Binâenaleyh biz bunu hem heyʼet-i aliyyenizi işgâl etmemek hem de bunun bu sûretle îzâhı olduğu için mahsû- bunu temennî etdik. Şâyed diğer kısımlar hakkında îzâhât arzu buyurulursa arz ederim. Esâsen An- kara murahhaslığı hesâbâtı arz etdiğim şerâit dâhilinde tamâmen tutulmadığı için bi'n-netîce bunun tasfiyesinde de müşkilât çekilmişdir. Bazı kuyûd doğrudan doğruya eldeki vesâikden çıkarılmışdır. Bazıları da muhâberâta, telgraf, tahrîrât vesâire gibi muhâberâta istinâd etdirilmişdir ve nihâyet ba- zılarının hakîkaten o zamânın ihtiyâcına göre sarfı muvâfık görülmüşdür. Meselâ, hayvân iʻâşesine sarfı vârid görülmüşdür. Meselâ, bir anbârın bazı sarfiyâtı vardır ki, orada bulunan anbâr neferâtına, müstahdemînine sarfı mümkün görülmüşdür. Bunları da mahsûb etmeği muvâfık gördük. Çünkü arz etdiğim gibi ahvâl ve şerâit fevkalâde idi".

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=