HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 73 3667 Müzmin ve devâmlı şikâyâtı olan insânlardan mü[te]şekkil altıncı grup da pek mümeyyiz eşhâs görülür. Bunların çoğu ilm ü fenden bî-behre, asrî tekâmül ve teceddüdâta adem-i vukûfları görülür, dikkatsizdirler. Kolayca cesâretleri kırılır. Şikâyetlerini lâyıkıyla ve cân kulağıyla dinlemezseniz mü- teessir olurlar. İknâʻ edici nasîhatler, mantıkî cümle ve tavsiyeler verilemezse kendilerini bedbaht addederler. Müzmin şikâyetleri arzuları dâhilinde geçmediği için gitdikçe etıbbâya olan iʻtimâdları da azalır. Bunlar mütetabbiblerin ve kocakarı ilâclarının kurbânı olarak hastalıklarının ilk devresindeki müessir tedâvîden de müstefîd olamamışlardır. Şikâyet ve râhatsızlıklarının başlangıcında hekîmlere mürâcaʻatı usûl ittihâz etmek ve mütetabbiblerin elinden kurtarmak bu grup mensûbîninin kadrosunu tenkîs edecek yegâne tedbîr olsa gerekdir. Hakîkî hastalardan müteşekkil olan yedinci grup da beşeriyet-i muztaribe mevcûddur. Bunlar sıhhat ü âfiyet denilen girân-bahâ bir mevhibe-i hilkat ve tabîʻatdan mahrûm zavallılardır. Bir kısmı gerek şahsî ve gerekse ictimâʻî hıfzıssıhhaya adem-i vukûf ve lâkaydîleri dolayısıyla bir hastalığa tutulmuşlar, bir kısmı da âfât ve mesâib-i ictimâʻiye, harbler sebebiyle hasta ve alîl kalmışlardır. Neslin çok yaş yaşamış, çok şeyler görmüş olan efrâdı da nihâyet bu gruba dâhil olarak ebediyete intikâl edecekdir. Vaktinde doktora mürâcaʻat etmemiş, hıfzıssıhhacıların nasîhat ve sözlerine kıy- met vermemiş olan ayyâş, esrârkeş ve zen-perestlerin günün birinde kaydolunacağı grup da budur. Bu bedbahtlar ömürlerinin sonunu ıztırâb, mihnet ve sefâlet ile geçirdikleri için çok müteessirdirler. Yapdıklarına pişmân olduklarını söylerler. Fakat fırsat gâib olmuş, iş [işden] geçmişdir. Hekîmlerin yapabileceği şey ancak ıztırâblarını tahfîf etmek, elemlerini azaltmakdır. Bunlar nihâyet esîr-firâş olarak kitle-i ictimâʻiye ve âilelerinin üzerine mâddî ve maʻnevî cihetden birer yük teşkîl ederler. Bu devre mensûbînine hıfzıssıhhacıların yapabileceği şey pek mahdûd olup daha ziyâde ve tamâmen etıbbâ ve eczâcılar meşgûl bulunurlar. Yedi grubun tedkîkinden anlaşılacağı vechile [6] bünye-i ictimâʻiyesi tekâmül etmiş olan millet ve memleketlerde beşeriyet-i muz[ta]ribe grubu gitdikçe tenâkus etmekde, sıhhat ü âfiyetin kadri bilinmeyen ictimâʻiyâtı ibtidâî olan milletlerde ise âfiyetde olan insânların mikdârı günden güne azal- makdadır. Bugün medeniyet, fen ve ilim mebâhisi durmayıp yürümekde ve terakkî etmekdedir. Ecdâdımız pek çok hastalıkların musâbı olarak lâ-yuʻad ve lâ-yuhsâ kurbânlar vermişlerdir. Hâlbuki bugün o hastalıklardan masûn kalmak ufacık bir aşı yapmak sûretiyle pek mümkündür. Nitekim medenî mil- letlerin bu asırda çiçek, kolera, vebâ, kuşpalazı, al gömlek gibi mühlik hastalıklardan pervâsı yokdur. Bunlar fennin îcâd-kerdesi olan ve bütün dünyâya yayılmış olan aşıları ile pek basît ve sâde usûller ile kendilerini korumakdadırlar. Bütün bunlara rağmen bu gibi hastalıklara sırf ihmâl ve lâkaydî yü- zünden tutulmak gayr-ı kâbil-i afvdır. Bu gibiler beşeriyet ve medeniyet huzûrunda mahkûmdurlar. Herkes artık doktorları değil, fakat hıfzıssıhhacıları arayıp kendilerine gidilecek yolu sormakda ve yaşadıkları müddetçe öğüd almakdadırlar. Biz muztarib Türk neslini bir tarafdan tedâvî eder ve şifâ ararken diğer tarafdan sağlam olan ve görünenlere lâzım gelen hıfz-ı sıhhat yollarını söylemek mec- bûriyetindeyiz. Bugün her medenî hükûmet ve millet artık hekîm ve hekîmcilerden ziyâde tabâbet-i tahaffuziye denen ve onun mürşidleri olan hıfzıssıhhacıları ile alâkadâr olmakdadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=