HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 73 3669 "-Bedenin lâzım-ı gayr-ı müfârıkı olan hayâtî kuvvetler, rûhdur" diyor. Bu da hayâtî kuvvetleri rûh diye kabûl ediyor. Democrens, rûhun küreviyyü'ş-şekil âteşîn atom- lardan müteşekkil olduğunu beyân etmişdir. Hayât, âteşîn atomların hareketlerinden ileri gelmekde- dir. Filon, rûhun ebediyetine inanırdı: "-İnsân cismine nisbetle fâni, rûhuna nisbetle gayr-ı fânidir". Rûh, hayât demekdir. Asırlardan beri muhtelif felsefî meslekler yaşamışdır: Hayâtiyûn, mihanikûn, mâddiyûn, yeni hayâtiyûn, hükmî ve kimyevî hâdiselerle hayâtı îzâh eden tecrübî mebhasü'l-hayât mütehassısları. Bu meslekler zamânla çok değişmişdir. Aynı meslek erbâbı muhtelif asırlarda muhtelif nazariyeler beyân etmişlerdir. Neo-Animists olan Chopard, Von Bong?, Rain Deflash? Yunan feylesoflarından ve animists olan Aristo gibi düşünmüyorlardı. Yeni hayâtiyûndan (neo-vitalists) Hayden Ayn?, Armand Gautier, Rayng? 15'inci asırda ya- şayan en nâmdâr hayâtiyûndan olan Parcells gibi beyân-ı mütâlaʻa etmiyorlardı. Mihanikiyûndan bulunan Darwin ve Hegel on yedinci asırdaki feylesoflardan Descartes'ın fikrin taşımıyorlardı. Hegel ve Darwin, mihanikiyûndan oldukları hâlde zî-hayât mevcûdâtı boruları takılmış, çarhları yerlerine vazʻ edilmiş, elekleri, tulumbaları yerli yerine konulmuş, manivelaları birbirine rabt edilmiş hakîkî ve tâm bir makineye benzetmiyorlar. Bütün mesleklerdeki telâkkîler zamânla değişmişdir. Hâl-i hâ- zır hayâtiyûnu hayâtî mesâili laboratuvarlarda halle çalışıyorlar. Profesör Eblinʻ Vekarel?, gışâ-yı muhâtî hücrelerinden kültür yapmağa muvaffak olmuşdur. Tavuk rüşeyminin gözünden alınan beşe- re-i muhâtiye hücreleri fevkalâde bir sûretde tekessür etmişdir. Bunlar kanserli hücreleri de üretmeğe muvaffak olmuşlardır. Bunların üremesi için birinci şart genç hayvân serumu ve rüşeymi ensicenin usâresidir ve hüc- reler mikroplar gibi bir vasat derûnunda bilâ-inkıtâʻ neşv ü nemâ bularak yeni hüceyrâtı doğuruyor. Lebbe, harâret derecesinin tezâyüdü hayâtın tenâkusunu mûcib olduğu ve bilakis harâret derecesinin tenâkusu hayâtı temdîd etdiği orsein sürfeleri üzerinde [8] yapdığı tecrübelerde göstermişdir. Meselâ: 31 derecede 3 dakîka yaşayan sürfe 30 derecede 6 dakîka, 22 derecede 10,5 sâʻat, 21 derecede 21 sâʻat yaşıyor. Harâret-i dâhiliye-i bedeniyeyi azaltmakla belki de hayâtın temdîdi kâbil olacağını düşünüyor. İsviçreli Ampicta, tedevvür keyfiyetinin ve kapalı ve açık zincirli hâmız milhlerin hayâtda mühim rol oynadığını, açık zincirli milhî hâmızların mesâfe-i beyne'l-hücreviyeden geçerek neşv ü nemâyı teʼmîn etdiğini kapalı zincirli bir milhî hâmızın yalnız hayâtın idâmesine yardım etdiğini fâreler üzerinde yapılan tecrübelerle isbât ediyorlar. Ampicta, tedevvür keyfiyetinin zî-hayât albü- minlerini bî-hayât almübinlere ircâʻ etdiği kanâʻatindedir. Küroviç?, hayâtı: "-Mitotik inşiʻâʻâtdan ibâretdir" diyor ve bir elektrikî seyyâl hayâtı kabûl ediyor. George Bohen, hayâtdâr mevcûdâtın hepsinde bulunan elektrik kutublarından bahsediyor: "-Bunlar müsbet ve menfiyyü'l-elektriği hâiz elektronlardır" diyor ve tabâbetde yeni bir alâka uyandı- ran PH mesâilinden bahsediyor. Bir albümin zerresi su içerisinde eritilecek olursa bu zerre ya müsbet kutba veya menfi kutba doğru hareket etmekdedir. Eğer vasat mâyiʻ-i hâmızî ise albümin zerreleri menfiyyü'l-elektrik hamûlesi alır ve müsbet kutub tarafından cezb olunur. Vasat kalevî ise albümin zerresi müsbetü'l-elektrik hamûlesini alır. Menfî kutub tarafından cezb olunur. Eğer albümin zerresi
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=