HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 73 3674 Yuva bir kere elde edildikden sonra toplu bir hâlde bulunacak haşerâtın kısm-ı aʻzamı istiʻmâl edilecek mâddenin teʼsîrinden kurtulamayacağı tabîʻîdir. Karıncaların yuvalarını setr u ihfâda pek büyük kâbiliyetleri görüldüğünden yuvayı bulmak ekseriyâ pek müşkildir. Göze görünen her karınca yuvadan avdet etmekde olduğu cihetle gösterilecek sabr u sebâtla ve bu gidip gelmeleri kemâl-i dik- katle taʻkîb etmekle saklı kalan yuvanın nerede olduğu nihâyet anlaşılacakdır. Yuvanın bulunduğu mahal keşfedildikden [13] sonra medhaline zeyt-i tayyâr terementi (neft yağı) yâhûd klor-ı murabbaʻ-ı karbon veyâhûd xylol dökülerek medhal veya mahrec makâmında olan bi'l-cümle delikleri su ile ıslatılmış bez parçasıyla tıkamalıdır. Bâğçelerde tesâdüf olunan çok mikdârda karınca yuvalarının tahrîbâtında bir litre petrol ve bir kilo arab sabunu ve yüz litre sudan hâsıl olan mahlûl istiʻmâl olunmakdadır. Ev, duvar veya direklerindeki karınca yuvalarının fethalarını kapatmakdan hiçbir fâide hâsıl olmaz. Onlar dâimâ bulacakları yeni bir mahrec vâsıtasıyla kendilerini kurtaracaklardır. Bir karınca yuvasının bulunduğu mahal keşfedilemediği takdîrde şeker ve şekerlemeler teneke veya maʻdenî kutular derûnunda hıfz edildikden sonra karıncaların zuhûr etdiği mahallere yemek veya kahve tabağına şekerli bir mahlûle batırılmış bir sünger koymalı ve bu süngere 20-30 santimetre tûlünde bir sicim rabt etmelidir. Biraz zamân sonra süngere pek çok karınca toplanmış olacağından süngeri merbût bulunduğu sicimden tutarak kaynar su içine batırmalıdır. Bu tecâvüzî hareket tekrâr edile edile biraz zamân sonra muhâcimlerin arkası alınmış olacakdır. Yaban Arıları Kovanları meskenlerimizin pek yakınına tesâdüf etdiği zamân bizi râhatsız ve taʻcîz eden yaban arıları, tehlikeli veya muzır hayvân olarak telâkkî edildikleri nâdiren vâkiʻdir. Maʻamâfîh yazın bazen muʻayyen bir mıntıka dâhilinde son derece tekessür eden yaban arıları gerek zürrâʻın gerek gelip geçenlerin mûcib-i havf u telâşı da olmakdadır. Yaban arılarına karşı yapı- lacak mücâdelede de hayvânın tabâyiʻini öğrenmek lâzımdır. İlkbahârın bidâyetinde kışa mukâvemet etmiş olan yaban arılarıı yekdiğerine mülâsık olarak birçok hücrelerden müteşekkil olan yuvalarını inşâ etmeğe başlarlar. Bu hücrelerin inşââtı hitâm bu- lunca dişi her hücreye yumurtlar ve dört-beş gün sonra bu yumurtadan hâsıl olan sürfe vâlidenin hücreyi muhtelif haşerât ve arı kadavraları kırıntılarıyla imlâ etdiği acînî bir mâdde ile taʻayyüş ede- rek neşv ü nemâ bulmağa başlar ve bir hafta zarfında sürfe hücreyi tamâmen dolduracak derecede büyümüş olur. Sürfe bu hücreyi kaplayan şeffâf bir nescin teşkîl etdiği koza içinde mahbûs kalır. Burada ge- çireceği istihâlâtdan on beş gün sonra arı hâline gelen sürfe hemen kovanın mesâʻîsine iştirâk eder. Sonbahârda, Teşrîn-i Evvel'in ibtidâlarında yaşları kışa mukâvemete kifâyet etmeyecek derece- de küçük olan sürfelere karşı kovanda umûmî harb ü kıtâl başlar. Erkek ve dişilerin bir kısmı ağaçların kışrı altında veya bir duvar kovuğunda gizlenerek kışı geçirirler ve bu sûretle cinsin idâmesini teʼmîn ederler. Kışın ve bahâr bidâyetinde yarı uyuşmuş bir hâlde tesâdüf edilecek bu gibi arıların itlâf ve im- hâları sühûletle yapılır. Kemâle gelmiş yaban arıları çiçek ve meyvelerden topladıkları mevâdd-ı sükkeriye ile tegaddî ederler. Maʻamâfîh ev ve matbahlarda tesâdüf edecekleri şekerli şeyleri yağmaya pek müsâʻid bulurlar. Yaban arılarının zekâsı noksân ve kovanın [14] yakınından geçen her insân ve hayvânın taht-ı tehdîdinde kaldığını zannedecek derecede ürkekdir. Bu esnâda ellerle yapılacak işâretler, aʻzâ-yı vücûdda fazla hareketler, büyük bir tehlikeyi daʻ- vet edebilir.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=