HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 75 3769 Adem-i hissî ile müterâfık asabî şekillerde dimâğ ve nuhâʻ-ı şevkî hücerâtında, hattâ aʻsâb-ı muhîtada daha vardır. Hummâ ile müterâfık hecmelerde deverân-ı demde bulunması da vâkiʻdir. Pek nâdiren bevl ve mevâdd-ı gâitada ve takaşşuʻda görülür. Hastalığın gerek cild ve gerekse gışâ-yı muhâtî üzerinde husûle getirdiği tagayyürât ve ukadâtdan herhangi birisi mürûr-ı zamânla açılır ve delinirse muhtevî olduğu bütün mikroplar hârice çıkacağından sirâyet için pek büyük tehlike teşkîl etmiş bulunurlar. Cüzâmlıların hemen pek çoğunun burun ifrâzâtı sârîdir. Esâsen ibtidâî cüzâm âfetinin burun- da takarrür etdiği 1897 kongresinde isbât edilmişdir. Hollmann, nâm zât Hawai adalarında mevcûd olup 3 aydan 25 seneye kadar olan musâblardan 500 kişide yapdığı muʻâyenede 410'da burun gışâ-yı muhâtîsinde âfât-ı cüzâmiyeye tesâdüf etmişdir. Burun dâhilinin intânın en ibtidâen takarrür mahalli olduğu anlaşıldıkdan sonra âfetin buraya intikâlinde parmak uçlarının dahli olduğu pek kolay anlaşı- labilir. Herhangi bir cüzâm mikrobu ile bulaşan bir parmak ucu şahsın sû-i iʻtiyâdı eseri olarak burun deliklerine götürülürse intân husûlü için bundan ideal bir başka sebeb bulunamaz. Fi'l-hakîka cüzâmlı ebeveynden doğan beş yaşında bir çocukda miskîn âfeti olmak üzere sağ burnunun hicâb kısmında sâdece mülâsık bir karha görülmüşdür. Burun ifrâzât ve karhaları sirâyet husûsunda en müessir bir âmil olduğunu bilmeli ve bu husûs- dan ictinâb etmelidir. Ale'l-umûm genç eşhâsın ihtiyârlara nisbetle daha kolay ve çabuk enfekte ol- dukları da sübût bulmuşdur. Yapılan bir istatistik ebeveynleri miskîn olanların çocuklarında hastalığın yüzde 7.5, zevc ve zevce arasında yüzde 3.9 ve birâder ve hemşîreler arasında yüzde 4.2 nisbetinde tevessüʻ ve intişâr etdiği anlaşılmışdır. Cüzâm irsî bir hastalık değildir. Miskîn ebeveynlerden doğan çocuklar hemen tecrîd edilirlerse hiçbiri tutulmazlar. Çin ve Japonlar cüzâmın en ziyâde münâsebet-i cinsiye ile sirâyet etdiğine kâniʻdirler. Fi'l-hakî- ka ihlîl âfâtında bu husûs doğru olabilir. Maʻamâfîh cüzâmın sirâyetine sebeb-i mühim ancak kontaktdır. Cüzâmlı bir hastanın ifrâzâtına ve bilhâssa burun pisliği ve yara bere akıntılarına bulaşan bir şahıs hastalığı doğrudan doğruya almış- dır, sayılabilir. Bundan mâʻadâ bi'l-vâsıta intân alması da pek nâdir değildir. Şimâlî Almanya'da bir kızın bi'l-vâsıta ve bilâ-vâsıta 28 kişiye hastalığı verdiği tahakkuk et- mişdir. Pislik, kalabalık, sefâlet gibi şartlar bu hastalığın intişârını teshîl ederler. Bir de pis ve temiz olanlar arasında sıkı temâs ve samîmî münâsebet mevcûd bulunur ise intân sirâyetde güçlük çekmez. Hastalık âmilinin vücûda ne sûretle ve hangi yoldan girdiği hakkındaki bazı şübheler henüz [86] zâil olmamışdır, denilebilir. Bu husûsda uçan sinekler de şübhe altında olup mihanikî bir tarzda hastalık âmillerini taşıdıkları isbât edilmişdir. Fi'l-hakîka yaraları akan, burunları kan ve ifrâzât ile memlû bulunan miskînlere ârız olan sinekler bu akana konarak emmek, sürünmek ve gezinmek sûret- leriyle ayak ve hortumlarına basilleri alır ve pek kolaylıkla diğer bir sağlam şahsa aşılarlar. Bu husûs Hind-i Çinî'de de isbât edilmişdir. Pek eskiden zannolunduğu gibi herhangi bir yiyecek ile farazâ balık yemek sûretiyle cüzâm geçmesi bu asırda mevzûʻ-ı bahis olamaz. Cüzâm hiçbir küçük hayvân vâsıtasıyla insânlara geçemez. Doğrudan doğruya insândan insâna geçen bir hastalıkdır.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=