HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 75 3773 Japon müdekkiklerinden Onna 1926 senesinde yapdığı taharriyâtda göstermişdir ki, insânların vücûdunda 500 milyar kırmızı küreyve olur. Bu mikdâr yüz santimetre mikʻabı kana tevâfuk eder. Demek oluyor ki, günde 100 santimetre mikʻabı kan dâimâ teceddüd eder. Bu ölen küreyve-i hamrâların yerine muhh-ı azmı, tıhâl ve kan iʻmâl eden vücûdun muhtelif dârü'l-istihzârı yeni küreyveleri yetiştirmekdedirler. Bu küçük dostlarımız yenileri geldiği zamân sâhayı terk etmekdedirler. Bunlar kadar fâideli olan beyâz küreyveler bunlardan daha fânidirler. Hayâtları pek kısadır. Bazen guddeler dâhilinde ahvâlin îcâbâtına göre bir sâʻatlik hayâtları vardır. Bunların bir kısmı harâb olunca diğerleri onların boşluklarını doldururlar. Küreyve-i hamrâ 7 mikron kutrundadır. Küreyvât-ı hamrânın ebʻâdı mensûb olduğu hayvânın cüssesiyle münâsebeti yokdur. Cüssesi küçük olan hayvânâtın küreyve-i hamrâları büyükdür. Cüssesi büyük olan hayvânâtın bilakis küreyve-i hamrâları küçükdür. Protée küreyve-i hamrâsı 100 mikron, kurbağanın küreyve-i hamrâsı 25 mikron, filin küreyve-i hamrâsı 9 mikron. Protéenin küreyve-i hamrâsı gözle görülebilecek kadar büyükdür. İnsânda beş litre kan bulunduğuna nazaran küreyvât-ı hamrâsının mikdârı 25 trilyon olması îcâb eder. Vücûdda küreyvât-ı hamrânın vazîfeleri pek büyükdür. Çünkü bunlar müvellidü'l-humûza nâ- killeridir. Vücûdun ihrâkâtını teʼmîn eden müvellidü'l-humûzayı küreyve-i hamrâ taşır. Onu lâzım olan ensiceye [90] terk eder ve yine vücûdun ihrâkâtı netîcesi husûle gelen karbonu yüklenir ve onu akciğerler hizâsında terk eder ve bu vâsıta ile vücûdu dâimâ zehirlerden âzâde kılar. Bir insân sâʻatde 20 litre müvellidü'l-humûza sarf eder. Havâ-yı şehîkî ile ciğerlere dâhil olan bu 20 litre müvelli- dü'l-humûzayı milyarlarca küreyve-i hamrâ taşır ve bunun iki litresini ensiceye terk eder. Havâ-yı zifirîde 18 litre hâmız-ı fahm bulunur. Küreyvât-ı hamrânın terekkübünde hemoglobin denilen husûsî bir mâdde var[dır]. Hemoglobin kırmızı renkde bir mâdde-i şibh-i zülâliyedir. Bu mâddenin dâhilinde demir vardır. Bütün uzviyetdeki demir mikdârı üç gramı tecâvüz etmez. Müvellidü'l-humûzayı tesbît eden hemoglobindir. Riʼeler civârında oxyhemoglobine'e inkilâb eder ve bütün vücûdu dolaştıkdan sonra carboxyhemoglobin hâ- linde iken hâmız-ı fahmı terk eder. Küreyvât-ı beyzânın ebʻâdı küreyvât-ı hamrâdan büyükdür. Kutru 9 mikron kadardır. Vücûd- daki küreyvât-ı hamrâ mikdârı her milimetre mikʻabında dört buçuk, beş milyon olduğu hâlde kü- reyvât-ı beyzâ 7-8 bin kadardır. Her bin küreyvât-ı beyzâ vücûdun kahramân bekçileridir. Düşman savletlerine karşı lâzım gelen tedâbîri ittihâz ederler. Mikropların veyâhûd ecsâm-ı ecnebiyenin vücû- da dühûlü chimiotaxie positive hâssasıyla lökositler evʻiyenin cidârlarına sürünerek ve evʻiyenin ci- dârını delerek ensiceye gelir, düşmanı ihâtaya çalışır. Bu sebebden bunlara küreyvât-ı hâcire (cellules migratrices) nâmı verilir. Küreyvât-ı beyzâ ensicemize dâhil olan ecnebî unsurlara ister zî-hayât veya gayr-ı zî-hayât olsun hücûm eder ve mücâdeleye girişir. Îcâbında muhâsara eder. Eğer o cisim gayr-ı zî-hayât ise ona nesc-i munzamdan bir örgü örer. Bu sık örgü içerisinde o cismin vücûdun diğer ak- sâmıyla olan nisbet ve mücâveretini katʻ eder ve mâdde-i ecnebiyeyi îkâʻ-ı mazarrat edemeyecek bir hâle ircâʻ eder. Eğer lökositler mücâdele ve muharebede mağlûb olacak olursa takabbuh husûle gelir. Cerâhat, ölmüş kahramân lökositlerin naʻşlarından ibâretdir. Eğer mikroplara tesâdüf ederse onları ercül kâzibesi vâsıtasıyla cezb eder ve hazm etmeğe çalışır. Bu sebebden beyâz küreyvelere fagosit tesmiye edilmişdir. "Fago", Yunanca "yiyici" demekdir. "Sit" de "hücre" maʻnâsınadır. Bundan nâşi aynı zamânda lökositlere "hüceyrât-ı âkile" de denilmekdedir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=