HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 75 3778 hasta iʻâde-i sıhhat etmiş ve ne kadar hayât da kurtarılmış olur! Diğer cihetden, aʻrâzın mâhiyetine nüfûz etmek de zannolunduğu kadar pek kolay bir şey de- ğildir. Küçük bir karın ağrısı mevti dâʻî bir iltihâb-ı muhît-i aʻver başlangıcı olabileceği gibi âdî bir teşevvüş-i miʻdî-i miʻâî de olabilir. Bu bâbda söz ve teşhîs vazʻı elbette tabîbindir. Kezâ apandisit başlangıcında ez-kazâ verilecek müshil hastanın vefâtına sebeb olduğu hâlde müshile ihtiyâc hâsıl eden diğer bir vakʻa-i maraziyeye müshil verilmediği takdîrde hasta haftalarca esîr-firâş kalır ve bilakis verilecek bu müshil ile hasta yirmi dört sâʻat zarfında şifâyâb olmuş bulunur. Tabâbetde olduğu gibi cerrâhîde de aynı zihniyet, aynı tehlikeyi daʻvet eder. Parmağınızda küçük bir çıban mı çıkdı? Baktırmayacak ve pansuman yaptırmayacak olursanız, birkaç gün sonra bir kızartı hâsıl olacak, çıban ufûnetleşecek, ıztırâb verecekdir. Netîcede işte size bir "etyaran" veya "dolama" dedikleri âfet! Elinizde bir yara mı var? Zâhiren belki ehemmiyetsiz görecek ve kendi kendinize tedâvîye başlayacaksınz. Aradan sekiz-on gün geçer geçmez bir veya iki-üç parmağınız adalâtı tahrîk eden bir veterin inkıtâʻından kaskatı kalacak ve kımıldanmayacak bir hâle gelecekdir. Tedâvî sâyesinde dört-beş gün içinde iltiyâm bulan para bakılmayacak olursa işleyecek ve iyi- leşmesi güçleşecekdir. Buna mümâsil daha ne kadar misâl istersiniz? Musâhabemize nihâyet verirken: "-Herkes kendi sanʻat ve mesleğinden hârice çıkmamalıdır" sözünü bir daha tekrâra lüzûm görüyoruz. Nasıl ki kunduracı yapacağı ayakkabılarıyla, tüccâr kendi işleriyle, kimyâger tahlîlleriyle meşgûl oluyorsa teşhîs vazʻını ve hasta tedâvîsini de etıbbâya terk etmeliyiz. Hulâsa evinizde vukûʻ bulacak herhangi bir hastalığa fenâ veya geç bir tedâvî ile başlamayınız. Vakit gâib etmeden tabîbe mürâcaʻat etmekle her hâlde müdebbirâne hareketde bulunmuş olacak ve ıztırâb çekmeyeceksiniz. _______________ OTOMOBİLLER VE H[Â]MIZ-I KARBONLA TESEMMÜM Câdde ve garajlarda h[â]mız-ı karbonla vukûʻa gelen tesemmüm hâdiseleri hakkında Paris Be- lediye Meclisi karârıyla iki tâlî komisyonun anket icrâsına meʼmûr olması tehlikenin ciddiyet ve ehemmiyetine nazarları celb etmekden hâlî kalmamakdadır. H[â]mız-ı karbon gazı bittabʻ başka menbaʻlardan da intişâr etdiği ve bilhâssa tenvîrâtda ve matbahlarda kullandığımız havâgazında mevcûd olduğu maʻlûmdur. Biz burada yalnız otomobillerden intişâr eden h[â]mız-ı karbonun sebebiyet verdiği tesemmüm vakʻalarından bahsedeceğiz. H[â]mız-ı karbon oda içinde ne sath-ı zemîne kadar takarrüb ne de tavana kadar suʻûd etmeyen ve fakat havâ-yı muhîtde sâbih bir hâlde kalan renksiz, tatsız, ağırlığı havânın sıkletine hemen muʻâ- dil olan bir gazdır. H[â]mız-ı karbon otomobillerin neşretdiği [95] sâir gazlarla mahlût olarak havâya karışır. Otomobillere sık sık güzergâh olan dar câddelerde rüzgâr olmadığı günlerde havânın adem-i te- ceddüdünden dolayı terâküm edecek h[â]mız-ı karbonla uzviyetimizin müzmin bir tarzda tesemmüm etmesindeki tehlike, biraz aşağıda vereceğimiz îzâhâtdan anlaşılacağı üzere pek ciddîdir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=