HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 8
Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 68 3398 mer, Himâye-i Etfâl gibi iki muʻazzam müessesenin yurdun her köşesinde gördüğü işler göz önüne konulunca insânda hatt-ı sürûrla müterâfık fahr u mübâhât duyguları yürekleri coşduruyor. Bir yerde zelzele, öbür tarafda yangın, diğer tarafda tuğyân-ı miyâh oluyor, tahrîbât yapıyor ve görüyor, işiti- yorsun ki Hilâl-i Ahmer orada vazîfe başında! Daha var… Bir vilâyetde zahîre kifâyet derecede olmuyor. Kışın şiddeti, karın kesreti zarûreti artırıyor, fecâʻati katmerleştiriyor. Derhâl Hilâl-i Ahmer yetişmiş, en ücrâ köylere kadar un dağıtıyor. Himâye-i Etfâl, kıymetini pek iyi bildiğimiz ebeveyn şefkatinden mahrûm, dûr ve mehcûr kal- mış şühedâ etfâline yetîm, öksüz, boynu bükük, mini mini yüreği sıkık vatan, kardeş evlâdına cenâh-ı reʼfet ve âtıfetini germiş, onları güldürmeğe, onların yaralı yürekçiklerine merhem vurmağa çalışıyor. Yurd için, evlâd-ı vatan için, nesl-i âtî-i vatan, istikbâl-i vatan için çalışan bu iki cemʻiyet erkâ- nının bir emeli, bir de tasası vardır. Yekdiğerinin mütemmimi, mükemmeli olan bu iki ukdenin halli bizim elimizdedir. Bu iki şefkat ocağının medâr-ı istinâd ve muharriki bizim şefkat ve hamiyet duygularımızın inkişâf etmesi, hareket ve faʻâliyete gelmesidir. Biz lâzım vechile ve iktizâ etdiği derecede ızhâr-ı alâka eyledik mi bu iki mukaddes ocağın daha vâsiʻ ve daha şümûllü bir teşkîlât yapmak ve her tarafda ve daha vâsiʻ bir mikyâsda icrâ-yı faʻâ- liyet eylemek emelini taʻkîm eden kifâyetsizlik, yokluk izâle edilmiş olur. Kaygı, tasa kalmaz, emel tahakkuk eder, bütün yurd ve evlâd-ı vatan ve her taraf müstefîd olur. Bu iki cemʻiyet-i hayriye bu sene memleket için aynı ehemmiyet ve kıymeti hâiz ve daha nâfiʻ olan Tayyâre Cemʻiyeti'yle birleşerek halkımızdan şerâit-i kabûliyesine ve emsâli zamân-ı âlî-i Pey- gamberîden mesbûk olan cevâz îfâ ve istîfâsına muvâfık olarak zekât ve fitre sadakasını istiyor. Vazîfe-i diyânet ve şefkati bir anda îfâya müsâʻid ve takdîmen hâiz-i liyâkat olan cemʻiyât-ı hayriye-i selâsenin pek muvâfık olan taleb-i vâkiʻi karşısında metîn ve muhâkemeli ve sağlam bir fik- rin vereceği karâr başka olmaz ve olamazsa efkâr-ı âliye ve münevvere ashâbının da halkı bu husûsda îkâz ve irşâdı mühim ve pek lâzımü'l-icrâ bir vazîfe-i milliye ve vataniye olduğunu takdîr ederek ibzâl-i mesâʻîde ihmâl etmeyeceklerini ümîd eyleriz". _______________ [331] Kırşehir refîkimizden: "-Hilâl-i Ahmer Azgın fırtınaların dalgalı kucağında bocalayan bir gemi, sonsuz zulmetlerin zifiri koynunda şa- şıran [bir] yolcu için bir kara parçası, bir ay ışığı nasıl ümîd ve tesellî veren bir saʻâdetse, adı Türk'ün mukaddes remzi olan "kızılay"dan istiʻâre eden Hilâl-i Ahmer de muztarib ve felâketzede beşeriyet için şifâ ve hayât sunan bir annedir. Hâlâ yâdı gönlümüzde derin sızılar ve ürpermeler yapan uzun harb senelerinde vatan yolunda aldığımız bir yarayı ihtimâmkâr elleriyle saran, kanlı bir savaşın gerisinde bize sıcak bir çay ulaştıran, esâretde kalmış yavrularımızın hayâtından bize haberler yetiştiren elleri, yakaları ayyıldızlı Hilâl-i Ahmer mensûblarıydı.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=