HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 78 3985 Müessislerinden Yale Dârülfünûnu Ulûm-ı İktisadîye Müderrisi Ficher ahîren neşretdiği makâ- lede haklarında arîz u amîk muʻâyene-i tıbbiye icrâ edilen eşhâsdan % 99'unun ahvâl-i sıhhiyelerinin fenâlığını ve tarz-ı maʻîşetlerinin sekâmetini göstermişdir. Bu haşîn hakîkatle ahvâl-i sıhhiyemizin tâm ve mükemmel olmadığını ve günün birinde bizi herhangi bir hastalığa sevk edecek bazı iʻtiyâdlara mâlik bulunduğumuzu anlıyoruz. Muʻâyenât-ı tıbbiyenin lüzûm ve ehemmiyetine rağmen şimdiye kadar taʻammüm edememesi- nin ve tatbîkâtında görülen lâkaydînin esbâb u avâmili taharrî edildiği sırada tesâdüf olunan başlıca mevâniʻ şunlardır: Pek müdekkikâne yapılması îcâb eden muʻâyenelere hasr u tahsîs edilecek zamân birçok kim- seleri düşündürmekdedir. Fi'l-hakîka bu muʻâyeneler tramvaya, vapura, trene râkib olduğumuz esnâ- da bir tabîbe gelişi güzel dilimizi göstermek kabîlinden pek basît bir muʻâmele addedilemez. Doktor, ashâb-ı mürâcaʻatı arîz u amîk [270] muʻâyene etmedikçe sıhhatleri hakkında hiçbir reʼy ve mütâlaʻa dermeyân edemez. Buna ilâve edilecek daha ciddî diğer bir sebeb de insânların ekseriyet-i azîmesi hayât-ı husû- siye ve samîmiyelerine taʻalluk eden her türlü tedkîkât ve tefahhusâtdan tehâşî etmesi ve buna karşı derin bir nefret duymasıdır. Hâlbuki tâm ve ciddî addedilecek bir muʻâyenede aʻzâ-yı vücûdun hiçbir kısmı, uzviyetin hiçbir vazîfesi terk ve ihmâl olunamaz. Bundan mâʻadâ, tabîbin îrâd edeceği birçok ciddî suâllere şahsın cevâb vermek mecbûriyeti olduğu gibi muʻâyene netîcesinde tatbîk ve taʻkîbi müşkil vesâyâ-yı sıhhiye de bulunabilir. Meselâ sevdiğimiz yemeklerden mahrûmiyet, perhîz, biraz jimnastik tavsiyesi ilh. gibi. Bütün bu müzʻic şeylere tabîbe verilecek hâtırı sayılır bir muʻâyene üc- reti inzimâm edince muʻâyeneye karşı isyân için fikirlerde derin bir tahavvül hâsıl olur. Bir de muʻâ- yenenin hayât ve sıhhatimize ne derecelerde fâide teʼmîn etdiğini derk edebilecek zihniyete sâhib olmadıkça sinema, tiyatro, eğlenceye gider gibi kendi arzularımızla doktora kolayca mürâcaʻat ede- meyiz. Periyodik yani devrî muʻâyene-i tıbbiyelerin ömr-i beşeri temdîde olan teʼsîri bu muʻâyeneler lehine ikâme edilecek en mukniʻ delâilden biridir. Altı bin kişiyi muʻâyene etdirmek için altı sene zar- fında 60.000 dolar masraf ihtiyâr eden New York'un pek tanınmış bir hayât sigorta şirketi muʻâyene sâyesinde bu altı bin kişinin idâme-i hayâtına muvaffak olmuş ve 120.000 dolar kâr teʼmîn etmişdir ve yine dokuz senelik bir tecrübeden sonra muʻâyene olunan eşhâsda vefeyâtın mikdâr-ı vasatîsi % 18 tenezzül etdiği erkâm ile sâbit olmakdadır. Bu mikdâr hayât ve sıhhatleri şirketçe şübheli ve zaʻîf addedilen bir gruba dâhil kimseler için % 50'ye vâsıl olduğu isbât edilmişdir. El-yevm Cemâhîr-i Müttehide-i Amerika'da ömr-i vasatî-i beşer 58 senedir. Maʻlûmât ve mük- tesebât-ı hâzıramızı istiʻmâl etmek şartıyla bu elli sekiz senenin daha on sene temdîdi kâbil olacağını Amerika Hayât Sigorta Şirketi ihsâiyûnundan Doktor Dubelin 1922 senesinde bi'l-hesâb taʻyîn et- mişdir ve yine bu mikdâr-ı vasatî, kanser gibi bazı emrâz-ı vahîmeye karşı çâre bulunduğu takdîrde nisbet-i mütezâidesine devâm edecekdir. İşte bu devrî muʻâyenelerle hayâtımızın artacağını, daha sağlam, daha mesʻûd yaşayabileceği- mizi bilmeli ve fikr-i beşerin muʻcizeler, hârikalar yaratdığı bir devirde yaşadığımızı unutmamalıyız.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=