HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 79 4042 [310] İCTİMÂʻÎ HIFZISSIHHA -51- Sıtma Mücâdelesinden Neler Kazandık? Küçük Asya şibh-i cezîresinin bazı mıntıkalarında senelerden beri yerleşmiş olan nüfûs ve ser- vet düşmanı bir âfet-i ictimâʻiye ile artık muhârebe hâlindeyiz. Bu bir hakîkatdir. Bu müdhiş harbin seferberliği Hükûmet-i Cumhûriye'nin bir işâreti ve Büyük Millet Meclisi'nin bir karârı ile üç sene evvel başlamışdır. Bî-amân nesil düşmanı bidâyetde 2-3 cebhede harb başlamış iken geçen sene bu cebhelerin adedi artmış ve önümüzdeki senenin harb planı da bugünlerde yapılmışdır. Bu seferberliğin müddeti gayr-ı mahdûddur. Çok muhtemeldir ki, zafer-i nihâîye kadar birçok seneler geçecekdir. Açılan harb cebhelerinde düşmanın makhûr u münhezim olduğunu görmemek gayr-ı kâbildir. Bugün düşmanın kendisini yeniden toplayıp savlet etmek imkânı kalmamışdır. Ötede beride uçan ve havâ hudûdlarımızı tehdîd eder gibi görünen kıtʻaları da kısım kısım münhezim ve perîşân olmak- dadır. Bir vakitler birçok mıntıkalarda düşmanın gece baskınlarından, vızıltılarından millet bîzâr ve râhatsız idi. Uyku uyumuyor, râhat edemiyor ve bütün gece düşman ile mücâdele ediyor idi. Bugün ise sivrisineklerden müteşekkil düşman kuvve-i umûmiye efrâdına birçok şehir ve kasabalarda artık tesâdüf olunmaz oldu. Her yerde sükûn u âfiyet, sulh u salâh u selâmet mevcûddur. Düşmanın senelerden beri esîr etdiği gazanfer efrâd-ı milletden sıtma teʼsîri ile titreyen, üşüyen, ürperen gâzîlerin pek çoğu şifâyâb olmuşlar, kıtʻalarına ve vazîfe-i vataniyelerine iltihâk etmişlerdir. Bunların çoğu kanı kurumuş, sapsarı kesilmiş, karın ve dalakları şiş, zaʻîf ve bî-mecâl bir hâlde idiler. Cumhûriyet asırlardan beri vatan efrâdına sûikasd yapan bir düşmanı keşfetmiş olmağla şâyân-ı takdîs ve tebrîkdir. Bu müdhiş âfeti istibdâd erkânı hiç sezememiş, Meşrûtiyet liderleri de tarz-ı istihfâf ile karşı- lamışlar idi. Demokrasinin "köylümüz efendimizdir" düstûrudur ki, düşmanı ele geçirmeğe ve bütün hudûd-ı hükümrânîde münhezim etmeğe sâʻî olmuşdur. Sıtmanın milletden aldığı intikâmı görmek için bir defa hastahâne ve dispanserlerin hazîn misâ- firlerine göz gezdirmek kifâyet eder idi. Bu mecrûhîn guzâtın yaraları senelerden beri işlemekde ve hiç tedâvî görmemekde idi. Bunlar vazîfe-i vataniyelerini îfâ edememekden başka birçokları vazîfe-i nesliye ve ictimâʻiyelerini de îfâya muktedir olamıyorlardı. Seneler geçdikçe, asırlar devâm etdikçe nesilleri kesilmiş, evleri, yuvaları kapanmış, köyleri harâb olmuş bir hâlde idiler. Bugün ise bu yerlerde yapılan mücâdele semerâtından olmak üzere hayât, âfiyet, kudret ve za- fer fışkırmağa başladı. Millet harb cebhelerindeki mesâʻî laboratuvarlarına gönderdiği bir damla kanı mukâbilinde sıhhat ü âfiyeti için her türlü devâ ve nevâzişe müstağrak oluyor ve ölüm tehlikesinden kurtuluyor. Sıtma muhârebesinin zaferlerini ve bu zaferin istihsâli için bütçelerden sarf edilen [311] tah- sîsâtı karşılaştırırsak, muvaffakiyetin derecesi derhâl göze çarpacakdır. Sıtma zaferinde her şeyden evvel ilmin galebesi meydâna çıkıyor. Vatanımızda artık sıtmanın pis su içmekden, çiğ meyve yemekden, sâm vurmuş kavun ve karpuzdan olduğuna ve olacağına inanacak bir ferd kalmamışdır. Sıtma denilince halk artık sivrisinek ile kanda dolaşan paraziti hâtırla- makdadır. Bugün herkes kâniʻ olmuşdur ki, sivrisinek orduları imhâ edilince, sıtmalıların kanındaki tufeylât kinin teʼsîri ile eriyince âfetin memleketi istîlâ etmesi gayr-ı kâbildir.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=