HİLÂL-İ AHMER MECMÛʻALARI / CİLT 9

Türkiye Hilâl-i Ahmer Mecmû‘ası Sayı 79 4045 mıyordu ve bu sûretle bir adem-i kifâye-i dessâm-ı kalbîsi vardı. Hayvân tabîʻî bir ölümle öldü ise de bu ölüm hakîkatde bir noksân-ı fizyolojiden ileri gelmekdedir. Acaba fizyoloji nerede bitiyor, pataloji nerede başlıyor? Bunu söylemek çok güçdür. Metchnikoff'a nazaran tabîʻî bir ölüm vardır. Pilidum nâmında denizde yaşayan bir hayvâncık vardır. Bu hayvâncığın sâbih bir miʻdesi mevcûddur. Bu sâbih miʻdenin civârında bazı zamânlarda bir ruşeym teşekkül eder. Bu ruşeym neşv ü nemâ bulur ve buradan ayrılır. Ayrılırken pilidumun miʻ- desini de berâber götürür. Orada kalan kısım tamâmıyla mahv olur, gider. Tabîʻî Ölüm Acabâ Doğru mudur? Tâm bir mevcûdiyetin fiʻl-i nihânîsini gösteren bir ölüm var mıdır? Bu vakʻada görülen evvelâ rahmin neşv ü nemâsıdır. Müteharrik bir rahmin mevcûdiyeti ve bu rahim gıdâsını teʼmîn etdikden sonra cürsûmeyi ıtrâh ediyor. Cürsûme teşekkül etdikden sonra rahimden ayrılıyor ve rahimden ay- rılması ona ihtiyâcı olmadığını gösteriyor. Tâm bir mevcûdiyetden sonra bir şahsın ölümü burada, mazrûfun bir zarfı terkidir. Çünkü bu zarf mazrûfu için bî-fâide kalmışdır. Burada nématodesleri ele alalım. Deplogaster tridenfatus, bunlarda sürfe hâline gelen beyza uz- viyet-i mâderin fetha-i tenâsüliyesinden geçmesi adîmü'l-imkândır. Zîrâ büyük olması buna mâniʻdir. Vâlidenin cidârını yırtarak dışarı fırlar. Pek tabîʻî olarak vâlide fevt olur ve zannedilir ki, tâm teşekkül etmiş bir mevcûdiyetin hitâmı dolayısıyla tabîʻî bir ölümdür. [314] Birçok hayvânlar şâyân-ı dikkat bir sûretde mütâlaʻaya lâyıkdır. Bu hayvânlardan en mühimmi monstrillides denilen ve Dana tarafından keşfedilen bir hayvâncağızdır. İsmi monstre keli- mesiyle başladığı hâlde kendisinde uʻcûbeliğe âid hiçbir esere tesâdüf edilmez. Bu uʻcûbe değil, fakat ufacık bir hayvâncağızdır. Harâtîniyye fasîlesinden suda yaşayan bir hayvâncağızdır. Büyük denizler- de bulunur. Tuzlu suların sînesinde hâlet-i kühûliyesini geçirir. Adaleleri, aʻzâ-yı harekiyesi, gözleri, münâsebât-ı hâriciyeyi teʼmîn edecek uzuvları gâyet güzel bir sûretde neşv ü nemâ bulmuşdur. Fakat şâyân-ı dikkat olan, bunların enbûbe-i hazmiyelerinin, alma ve çiğneme adalelerinin mefkûdiyetidir. Gıdâyı almak, onu parçalamak için lâzım olan uzuvlardan mahrûmdurlar. Gıdâlarını temsîl edecek uzuvdan ve vücûdun idâmesine yardım eden asıl makinenin kazan ve buhâr aksâmından mahrûmdur. Eğer bu hayvânın yalnız bu hâli nazar-ı mütâlaʻaya alınırsa, bu hayvânın mahv olması îcâb edecekdir. Kendisini besleyemeyen bu hayvâncağızın âkıbeti ne olabilir? Hayâtının müddet-i devâmı ne ola- cakdır? Fi'l-vâkiʻ bu hayvâncağız çok yaşamıyor. Eğer böyle olsaydı, bu hayvânın neslinin şimdiye kadar sönmesi lâzımdı. Nasıl oluyor da devâm ediyor değil mi? İşte mesʼele buradadır! Zâhiren sathî bakışlı bir göz bunu kavrayamaz. Fakat bu zî-vücûdun hayâtı derinden mütâlaʻa edilrse görülür ki, bu hayvâncağızın dişileri yumurtlar. Bu yumurtaları ipek gibi batnı içerisindedir. Bunlar yavaş yavaş neşv ü nemâ bulmağa başlar. Sürfe teşekkül eder etmez buna nauplius derler. Bunları vâlidesi atamaz. Çünkü bunların yaşaması lâbüddür. Vâlide çocuklarına bir annelik bulur. Bu da denizlerde yaşayan kışriye fasîlesinden bazı hay- vânâtdır. Sürfeleri bunların üzerine serper. Artık sürfeler burada tufeylî vazʻiyete geçmişlerdir. Yavaş yavaş bu hayvânın cildini delerler ve kendilerinin yaşamasını teʼmîn edecek olan vasata girerken oraya girmek için kullandıkları harekî olan aksâm-ı zâideyi terk ederler. Şekilleri besâtat kesb eder. Hayvânın evʻiyesine dâhil olur. O yeşil açık mâyiʻin derûnunda bir müddet kaldıkdan ve istikbâlini teʼmîn etdikden sonra cânlanır. O vasatda bulduğu, çalışmadan aldığı gıdâ onu gâyet iyi takviyeye

RkJQdWJsaXNoZXIy NTY0MzU=